27 Eylül 2010 Pazartesi

BIRAKIŞ


Günler geçiyor......
Ben ne yaşarsam yaşayayım, üzülsem de, sevinsem de, başarsam da, başarısız da olsam........
40 yaşında zamanın ivmesi bir başka oluyormuş.
Anladım.
Anlamamın da önemi yokmuş.
Onu da anladım:D
Hep yetişmek üzere peşinde koştuğumuz onca şey.....
Gözüme o kadar da cezbedici görünmüyor.
Sanki herşey vazgeçilebilir, gidebilir.
Yeni birsürü şey gelebilir.
Onlar da gidebilir.
Gidenler gidebilirmiş.
Gelenler hoşgelmiş.
Sonlar "son" değilmiş.

Hızlandırılmış film kareleri gibi.
Ama şuan önemli olan birşey var:
Çünkü yüreğime işliyor.
Maria Mena ve sorry.
Keşke size de dinletebilseydim dediğim.
Artık koşuşturmaktan, yapışmaktan yorulduğumu farkediyorum.
Kendimi evrene (Tanrıma) bırakıyorum.
Hani, tıpkı:
İnanılmaz uykusu gelmiş bir çocuğun kendini yatağına bırakışı gibi.

23 Eylül 2010 Perşembe

EVRENİN SAHİBİ KİM?


İnsanlar sahiplenme kaygıları ve saplantıları ile kendilerine ve çevrelerine inanılmaz zararlar veriyor. Çocukları bile öldürebilecek kadar......hep merak etmişimdir. Nedir bu sahiplenme duygusu diye. Benim olsun, hepsi benim olsun........Bu düşüncelerle insan insan sıfatından sıyrılıp mekanik zarar vericiye dönüşüyor.
Dün odamdan kliniğe geçerken, aniden gördüm evrenin sahibini. Birkaç saniye yetti onun evrenin sahibi olduğunu anlamama. Öylesine dalmıştı ki...onu izlediğimi farketmedi önce. Farkettiği anda, tüm güzelliği ile gülümsedi bana; ben de ona. Utangaç utangaç gülümsedi. İnanılmaz saygı duydum ona. 6-7 yaşlarında, çiçekli elbisesi içinde dünya güzeli bir kız. Belliki muayene olan anne ya da babasını bekliyordu. Koridorda onca karmaşanın arasında çok mutluydu, kendinden geçmişti. 500 ml lik bir su şişesi ile oynuyor ve konuşuyordu.
İşte dedim o an:
Evrenin sahibi bu kız.

22 Eylül 2010 Çarşamba

OSHO

Bir arslan kadar güçlü ve bir çocuk kadar masum olan kişi yıldızlara, hatta yıldızların da ötesine ulaşabilir.
Kendi sesini bulmaya çalışmak neredeyse imkansız; kalabalığın sesi çok yüksek. Ve o kalabalık seni deli ediyor. İkiye bölündün. Seslen onlara: ve şimdi beni yalnız bırakın. Kalabalıkla mücadele etme. Bırak onlar kendi aralarında didişsinler.
Ve herzaman zıtlıkları tamamlayıcılar olarak düşün.
Osho

20 Eylül 2010 Pazartesi

GÜLE GÜLE FAZLALIKLAR


Çöp akademisyen olmuşum da farkında değilim (çaktırmayın, bal gibi de farkındayım ama işime gelmiyordu düzenleme yapmak ve atmak). Bugün biranda karar verdim; gereksiz bütün makaleleri, biriktirdiğim ıvır zıvırları atmaya. Atarken çöpe; yaa ben ne yapıyorum....dedim ama hiç dinlemedim bu sesi.....Ohhhhhh fazla dergiler, makaleler, vs vs......hepsi şimdi çöpte, dolaplarım epey rahatladı. Sırada onları düzenlemek var. Biraz da o sırada atarım (iyi alıştım valla).
Bütün bu işe yaramazları atarken ne düşündüm biliyor musunuz? "Bundan sonra, hayatımda sadece ve sadece o an işime yarayan şeyler ve kişiler olacak. Bir de çok değer verdiklerim, işe yarasınlar yaramasınlar yüreğimde yeri olanlar. Hayatımı gereksiz fazlalıklarla hantallaştırmayacağım. Bu isterse kişi olsun ister nesne. Bakış açımı değiştiriyorum. Biriktirmece yok, alışkanlık usulü ilişkiler yok.
Sözüm söz.
Guguk Sözü.

6 Eylül 2010 Pazartesi

HANGİSİ YALAN HANGİSİ GERÇEK


Soruyorum size;
Bir gün mutlaka herşey ama herşey biter mi?
Yoksa sadece yalan olanlar mı bitenler?
Peki yalandıysalar, nasıl bu kadar da gerçek göründüler?
Şimdi anlıyorum......
Sen sandığım benim yüreğimdi sadece.
El sallıyorum sana.
Yoluma devam etmem lazım.
İster senle ister yalnız.
Aslolan yol.
Yönüm güneşe doğru.
Dudağımda bir ıslık.
Sepetimde bir ders daha:D

1 Eylül 2010 Çarşamba

ZAMAN BİTTİ


Herşeye tanınan bir zaman vardır. Bu zamandan ne daha kısa ne daha uzun beklenir. Şimdi zaman doldu. Zaman dolduğunda da asla hiçbir şey eskisi olmaz.