31 Ağustos 2012 Cuma

An Ruzha 1 by Farid Farjad on Grooveshark

Bu aralar gönlümle keman arasında bir aşk başlamış. Mış diyorum çünkü ben de bugün farkına vardım. Akıl herzaman ya çok önden gder ya da geride kallmaz mı zaten? O mu beni buldu, ben mi onu....bilinmez. Buluşturanın bir bildiği vardır elbet.

Keman ve istanbul by Farid Farjad on Grooveshark

29 Ağustos 2012 Çarşamba

KENDİ KENDİME

Sık sık içimle konuşurken kullandığım bir sözdür: insanları anlamıyorum! cümlemi dudağımı büküp başımı hafifçe yana  eğerek tamamlarım. Sonra bir şaşkınlık durumu oluşur. Sanki bu cümleyi kurunca ben farklı bir varlık türüymüşüm gibi olur. Gülerim.
Dahası bal gibi anlarım aslında insanları neyi, niye yaptıklarını. Anlayamadığım, aslında sadece bunlara hiç gerek olmadığıdır. Bu yaşam biçimin kendileri başta olmak üzere kimseyi mutlu etmezken bu inat niye? Bunu da anlarım aslında  ama tüm bunlar beni yorar hem de çok. Anlamıyormuşum gibi yapma oyununa gömülürüm sessizce. İşime gelir böylesi.
Onlarla fizyolojik olarak aynı türden olsamda hayatı algılayışımın farklı olması beni ikilemde bırakır. Bazen onların bu tavırları kendimi bir borunun içinde sıkıştırılmış ve çaresiz hissetmeme, dolayısyla kaçma dürtümün depreşmesine neden olur. Yalnız olmak değil dertlendiğim;  oldum olası kalabalıkları sevmem. Bütün bunlara rağmen nasıl üretken olacağım diye tedirgin olurum. Oysa bal gibi bilip dururken asıl tüm bu olanların beni üretken kılabileceğini.......
Sonbahar bana hep yeni bir başlangıç gibi gelmiştir. Kim bilir, belki okulların açıldığı mevsim olduğu içindir. Şimdi yeni kapılar belirdi önümüzde.......açılır mı açılmaz mı, iyi mi olur kötü mü hiç birini bilmiyorum; işin güzel tarafı düşünmüyorum bile.
Sevgili Allahım sen hakkımızda hayırlı olanı ver. Sadece Seni çok seviyorum. Yavaş yavaş anlıyorum ki...beni bana rağmen ne çok korumuş ve muhafaza etmişsin.

 

27 Ağustos 2012 Pazartesi



Sonata in A minor D.821 (Allegretto) by Anne Gastinel on Grooveshark

Serenade (Lied from Schwanengesang D.957) by Anne Gastinel on Grooveshark

İklim şuan tam istediğim gibi, müzikler harika, sağlıklıyım, sevdiklerim sağlıklı...elbette hayatta kötü giden, can sıkıcı şeyler de var ama asgari bir müşterekte hayatla anlaşmak durumundayım. Bu nedenle: mutluyum. Şükürler olsun.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Küçük Kadınlar hayatımın kitabı. Küçük kadınlar+taze ekmek arası peynir=huzur denklemi hayatımın her döneminde geçerliliğini korudu. Öylesine ezberlemiştim ki.......o en sevdiğim yere yaklaşırken aldığım hazzı, bu haz bitmesin diye yavaş yavaş okuyuşum, her bitişinde üzülüşüm.....Nasıl da masumca bir mutluluk..Tam da sevgili Min' el La nın sayfasında (http://minel-la.blogspot.com/2012/08/tenekeci.html) okuduğum gibi: " öyle bir kazanın ki, kimseyi yenmiş olmayın ". Kitap nereden geldi aklıma? Tabi ki sonbahardan....Ahh nasıl da kızıyorum kendime o kitabı korumadığım için, muhtemelen dışındaki ince kapak sayfası yırtıldığı için sadece siyah kalın ciltili bir kitaptı. Sayfalarında gözlerimin, parmaklarımın izi olan kitap..Bilmiyorum dedem belki de onu da diğer oyuncaklarımla birlikte köydeki çocuklara vermiş olabilir. Kızıyorum dedeme.....onları verirken anılarımı da verdiğini hiç düşünmedi diye. Evet hepsi aklımda ve gönlümdeler ama benim bebeğimle kızlarımın da oynamasını isterdim. Tıpkı banyo havlumla üç kızımı da kuruladığım gibi. Sanırım o kitapları çocuklara verirken: bakın sevgi bunları okudu sizler de okuyun ve başarılı olun demiş....ama ben o kadar iyi niyetli değilim. Nedense içimdeki hain bir ses: o çocuklar senin sevgili kitaplarını hiç okumadı ve hatta sevgili kitapların küçük kadınlar, arı maya ve tom sawyer sobada ateş oldu diyor:( Olsun canım insanların yüreğini değilse de tenini ısıtmış diyecek kadar "......." biri olmadım ben. "......." kısmına bir kelime bulamadım açıkçası. Siz eğer uygun bir kelime bulursanız bana yorumlarınızla yazın. Biliyorum piyasada birsürü küçük kadınlar kitabı var...ama hangi yayınevi olduğunu bilmiyorum birkaçını aldım ama birebir kelimeleri aynı değil:( en iyisi piyasadaki tüm kitapları almak. Çocuklarınızın çok sevdiği eşyalarını koruyun mutlaka. İlerde bunun için size teşekkür edeceklerdir. Ne bileyim bir battaniye, bi ayıcık, bir mendil..........onların geçmişe yolculuğunu kolaylaştıracaktır. Hani sanki yolculuk için açık bir bilet gibi, küçük bir anahtar gibi tıpkı alicein geçtiği küçük kapılara sığacak kadar sizi küçülten bir iksir gibi.......
Sonbahar geldi demiştim değil mi zaten? Bana bütün bunları yapan sonbahar. Sonbahar...tam da yaşanacak ve ölünecek mevsim.

Paper Cup by Heather Nova on Grooveshark


Heather Nova / Island by Alternativ Moments on Grooveshark
 

11 Ağustos 2012 Cumartesi

BENİM SONBAHARIM, BENİM KELİMELERİM

Bugün yağmur öncesi sıkıcılığı vardı. Sonra hava sanki kendi içine kapandı, güneş gitti (ki bu beni çok memnun etti). Ruhumu rahatlatan esinti ile birlikte balkonun camlarını açtım, içime dolsun diye. Oturduk balona; İrem'e: koskoca yaz bitti iştei diyesim geldi ama demedim. Çoğunlukla konuşmaya üşeniyorum. Aslında üşenmek değil; kelimlere ağzımda uçtuğunda, yüreğimden kopup gitmiş gibi oluyor, onları nasıl sahiplenmişsem:) ve onları kulağımla duyduğumda başkalaşmış buluyorum, söylemek sitediğim şey değillermiş gibi sanki çirkinleşmiş gibi. Sonbahar geldi de demek istedim ama demedim yine tabi. İzlerken o esintiyi, koklarken yağmurun, toparğın kokusunu buna zaman ayıramazdım. Anladım ki ben kendimle konuşmayı seviyorum, kendim için konuşuyorum. Evet dedim içimden ben sonuna kadar karadenizliyim. Çam ağaçlarını izledim; onları çok seviyorum. Sonbaharı çok seviyorum, onu başlangıç olarak görüyorum, hareketlenme olarak...okulların açılışı, defterin, silginin kokusu, yaprakların renklenişi......... İnsanlarla olabilmek bana gittikçe zor geliyor. Konuşmalar uzadıkça, anlamsızlığının farkına varıyor, uzaklaşıyorum ordan. Sadece çok gerekli olduğunda konuşmak istiyorum. Herşey birsüre sonra bana birbirinin tekrarı gibi geliyor. Hemen kaçmak, sessizliğin huzuruna, içimdeki bişeye sığınmak istiyorum; mide bulantısından kurtulmak için.
Sonbahar geldi bugün benim için. Zaten kendi kurguladığımız hayatı yaşamıyor muyuz O zaman benim sonbaharım geldi. Sufim de yine yazı yazmış çok sevindim. Yazının altında Sufi zamanı kelimelerini görmek beni güldürüyor her seferinde. Evet! tam da yazdığı gibi Sufi zamanı Guguk Kuşu zamanı.......

http://8tracks.com/macrauchenia/piano-trios




10 Ağustos 2012 Cuma





Gönül müzikle avunur mu????????

9 Ağustos 2012 Perşembe

UTANIYORUM

Yürek gencecik yaşında toprağa yar olmuş şehide mi yoksa geride kalan evlat acısı ile ciğeri parçalanmış babanın ayaklarındaki ayakkabıya mı yansın?

Günlerdir söylüyorum heryerde: bugüne kadar gariban olmayan bir şehit ailesi gördünüz mü? Bu konuda asla iyi niyetli düşünmüyorum.

Başbakanım hiç böyle bir ayakkabın oldu mu? Hiç ayağında böyle ayakkabıların varken evladını toprağa koyup, üzerine toprak attın mı?

Gençlerimize sahip çıkılmıyor, bari acılı ailelerinin hayatını kolaylaştıralım.

YETER...

Yürek dayanmıyor:(

8 Ağustos 2012 Çarşamba

KEDİ YAVRUSU İÇİN ŞENLİK

Bugün Aynalı Baba çok neşeliydi. Hatta ne kadar sevinçli olduğunu herkese göstermek için külahına kocaman bir ayna parçası, zırhına da iki sarı teneke eklemişti. Bir müridin şeyhine karşı hürmet duygularıyla dolu olduğu gibi, Aynalı'ya karşı iyi hislerle dolu olduğum için, cübbesine teneke parçaları  değil de kocaman gaz tenekesi taksa bile ona saygımdan en ufak bir eksilme olmazdı. Ona niçin bu kadar neşeli olduğunu sordum. Cevaben dedi ki:
-Bizim Berber Hacı Mollayı bilirsin. Kedisi doğurmuş. Hem de nur topu gibi beyaz ve çok sevimli bir yavru.
-Affedersiniz Azizim! Hacı Mollanın kedisinin doğurmasına bu kadar sevinmenizin sebebini anlayamıyorum.
-Bunda anlaşılmayacak birşey yok. Sağsalim doğum yaptığı için biz bugün şenlik yapacağız.
-Bir kedi yavrusu için şenlik yapmak ha! Bu çok muhterem yavruya isim verildiği gün de merasim yapılacak mı?
-İsmi konuldu. İnsanların yüzbinlerce sene yeni kelimeler türetmek için uğraşmasına rağmen hala gerektiği kadar kelimenin olmayışı tuhaf değil mi?
-Ne gibi efendim.
..................
-Yavruya Zararsız ismini koymaya karar verdik.
-Tamam; şenlik yapılacak bir kedi yavrusu için.
-Azizim, insanlar mantığı, kendi söyledikleri doğru görünsün diye icat etmişler. Şimdi sana desem ki, "falan memleketin kralının bir oğlu dünyaya geldi. O millet şenlik yapıyor". Bu duruma hiç şaşırmaz, belki de bunu son derece normal bulursun. Fakat bir düşün! Birinci olarak bu çocuğun yaşayıp yaşamayacağı meçhul; ikinci olarak, iyi birisi olup olmayacağı meçhul; üçüncü olarak, insan olduğu için iyiye değil kötüye meyletmesi ihtimal dahilinde; dördüncü olarak, kral çocuğu olduğu için kibirli, zalim, bencil olması bile olası. Bu özelliklere sahip olma ihtimali yüksek olan bir çocuk için şenlik yapılmasını normal karşılarken, Zararsızın dünyaya gelişine, iki kişinin sevinmesini niçin garipsiyorsun?  

A'mak-ı Hayal, Filibeli Ahmed Hilmi

Aslında aradaki isim seçme seramonisini, isimlerin neden elendiği ve neden beğenildiği kısmını da yazmak istedim; çok eğlenceliydi çünkü. Ancak, tembellik ettim, biraz da belki sizi meraklandırıp kitabı kendiniz okuyun istediğim için yazmadım.

7 Ağustos 2012 Salı

GÜLÜMSEYİŞ

"Günümüzde yaşamak ve yaşamaktan zevk almak isteyen birinin senin gibi, benim gibi bir insan olmaması gerekiyor. Zırıltı yerine gerçek müzik, eğlence yerine kıvanç, para yerine ruh, gelişigüzel etkinlikler yerine gerçek iş, oyun yerine gerçek tutku arayan birine bu sevimli dünya yurt olamaz."

- Hermann Hesse

Böyle cümleleri okuduğumda da inanılmaz mutlu oluyorum ve hayattan zevk aldığımı hissediyorum:) ve iyiki diyorum iyi ki bu evrendeyim. İçim gülümsüyor ya da ne bileyim başlı başına bir gülümseyiş oluyorum hepten.

Indian Summer by André Gagnon on Grooveshark
 

Sonra bu melodiyi duyuyorum, Tanrımmm ne kadar şanslıyım, ne kadar, ne kadar.......diyorum içim şükranla doluyor ve Tanrıyı kucaklamak istiyorum, varsa ellerinden tutmak, önünde eğilmek, başımı dizlerine dayamak istiyorum, beni sevgiyle okşadığını hayal ediyorum...ve öylece kalakaldığımı, ebediyen...gözyaşlarım sel oluyor ama huzurdan.....
İyiki tanrım, iyi ki:) 

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Everything at Once by Lenka on Grooveshark

Farklı bir bakış açısı...
Farklı bir yaklaşım..
Evdeki herşeyi atmak istediğiniz oldu mu?
Masanızın üstündekileri örtüsü ile toplayıp çöpe atmayı?
Hayatım beni eziyor sanki, benden çok büyük.
O büyüdükçe ben küçülüyorum, küçülüyorum......
Bir köşeye sıkışıp, nefes almaya çalışıyorum.
Böyle anlatınca sanki hayat benden bağımsız, koca bir canavar gibi:)
Oysa o canavar gibi görünen şey boynundaki iple benim yönettiğim minik bir köpek yavrusu gibi.
Ne dersem yapan, nereye çeksem gelen.....
Deriinn bir nefes almak istiyorum, azalmak, azalmak, azalmak istiyorum......
Hayatın hep peşinden koşmamak, mümkünse yanyana sohbet ede ede yürüyelim, onun altında ezilmemek istiyorum.
Yetebildiğim bir yaşam istiyorum.
Kendimle barışık, yüreğime sevgiyi doldurabilecek şekilde bir boşluk istiyorum.
İstiyorum demekten kurtulmak İSTİYORUM:)
Hiç birşey istememek, beklememek, izlemek
Nefes almak.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Eşim on günlük bir karadeniz gezisine gitti bu sabah "motorla". Açıkçası bu motor meselesini hiç onaylamadım ama ne yazıkki bende insanları özgür bırakmak gibi bir gen var. Beni rahatsız etse de, korkutsa da karşımdakinin arzusunu yaşayabilmesini engelleyemiyorum işte. Giderken ona "eğer sana birşey olursa, ne ben ne de çocuklar sana hakkımızı helal etmeyeceğiz, çünkü bu motor bizi kokutuyor, dünya gözü ile bunu bilerek git" demek istedim ama insan bir yolculuğa böyle uğurlanmaz ki:) Sakın benden bağımsız biryere gitti diye mızıklıyorum sanmayın, kabul etsem beni de götürecekti de binek motor olunca ben de şalter atıyor. Ben bütün ilişkilerde, eşler, anne-çocuk, arkadaşlıklar, ilişkilerin arasında okjijen boşlukları koymanın, beraberliklerin içinde kendi kalabilmenin hep güzel olduğunu düşünürüm ama bu boşluğa motorla yol alması beni geriyor işte. İçimden "ya bu 10 günlük gezide sefil olur birdaha böyle deliliklere kalkışmaz yada çok hoşuna gider bir daha hiç önünü alamayız" dedim.
Yapacak birşey yok ben deki bu "insanları olduğu haline bırakma" geni varken...Seyreyelim görelim:)

Rest my head on you by Archive on Grooveshark