Bazen tıkanır
kalır hayat. Nefes alamaz olursun. Oysaki ciğerlerini doldurmak istersin
nefesle. İşte sadece bu ikisi arasındaki debelenmeden ibaret olur hayatın.
Geçmiş ile gelecek arasında soluksuz koşup duran bir ucube gibisindir. Bilirsin
tüm bunları ama değiştiremezsin. En acısı da biliyor olmandır zaten. Hep izlersin sanki jöle kıvamında şeffaf bir bariyerin ardından sen
haricindekileri. Bazen cesaret eder elini uzatırsın o jölemsi bariyere,
ittirirsin. Sen ittirdikçe zorlanır, öbür tarafa doğru esner bariyer ama delinmez. Ancak o
esneme miktarı kadar yaklaşırsın hayata ama bariyer hep oradadır. Yorulursun,
ümidin kalmaz vazgeçersin. İzleyici olmaya razı olursun. En acısı da bilirsin,
orada gerçek bir hayat var senin hiç dâhil olamadığın. Kendini ikna etmeye
çalışırsın, aslında öyle bir hayatın olmadığına, izlediklerinin bir oyun
olduğuna. İşte o an yine boğulursun, nefes almak istersin. Hücrenin sana
müsaade ettiği ölçüde nefesini alıp izlemeye devam edersin. Bu hücrede yaşarken
kırgın olursun, kızgın olursun en çok da ürkek. Gerçek insanlar sana kızlar,
kırılırlar haklı olarak. Çünkü bir ucube gibi davranırsın. Kim bilir belki de
acıdan korunmak için bile isteye sığındığın yer senin hücren olmuştur. O kadar
korkmuşsundur ki acı çekmekten bu esarete razı olursun. İşte bazen tıkanır
kalır hayat ve sen derin bir nefes almak istersin......
2 yorum:
:) okudum, aslında hep kuyorum ama buradaydım demek istedim..
Biliyorum, nasıl oluyor bu bilmiyorum ama, sen hiç bir şey yazmasan da senin hep burda yanımda olduğunu biliyorum.
Yorum Gönder