24 Ağustos 2011 Çarşamba

KUAFÖRE GİTTİ AZ SONRA GELECEK

Bugün sarı papatya ile kuaför günümüz efendim. Size şöyle bol gülücüklü, bol umutlu, sevgi dolu bir merhaba diyor ve kaçıyorum. Siz bu güzel tını ile idare edin artık yokluğumda. Ve tabi,,,,beni çook özleyin.
Guguk Kuşu

TANRIYA MEKTUBUMDUR

TANRIM, SEVGİLİ RABBİM,
Biliyorum zırt pırt başına ekşiyorum, lafım sözüm, anlatacaklarım, isteyeceklerim, yakınmalarım hiç bitmiyor. Ama çok da fazla kızamazsın:D beni Sen yarattın. Yaratmakla kalmayıp, sana şah damarından daha yakınım dedin. Herşeyden önemlisi, Senin Sevgini üfledin yüreğime. Hayal ediyorum da, her kapını çaldığımda, kapının deliğinden bakıyor ve: yine şu kıvırcık saçlı, bi türlü büyümeyen kız...diyorsun ama dudağında, gelişime sevindiğini gösteren, şefkat dolu bir gülümseme. Aksisyse bile, ben böyle hayal ediyorum. Ayrıca sen dememiş miydin? beni nasıl hayal ediyorsanız sizin için öyle olacağım diye. he he akademisyenlik alışkanlığı işte, makale yazar gibi, sürekli referans göstermek. Eh ben de Seni Sana refere ediyorum, kabul buyrula. Konuya giremedim bile henüz. Giriş kısmı buysa gelişme kısmını hayal bile edemiyorum ama sen hiç merak etme benim gibi aceleci biri söyleyeceğini bir hamlede söyleyiverir.
Biriyle tanıştırdın beni. Garip bir karşılaşma ile. Şuan ikimizin de birbirimize ihtiyacı var. Tam benim ona, tam onun bana. Puzzle'ın karşıt parçaları gibi. Sanki parçaları birbirine ekleyince, tık diye oturacak. Allahım,  canımızı emanet edeceğim  ve karşıma yüreğime rahatlık veren ve bu işe ihtiyacı olan biri var. Yüreğim onun yüreğini gördü. Nerden gördün ki dersen gözlerinden. Sanki göz bebeklerimiz birleştiği anda cuuup kayıp girdim yüreğine. Gözlerinde acıyı, hüznü ama en önemlisi gücü, inancı gördüm. ve ilerledim, ilerledim, gücün kaynağını gördüm: Sendin Tanrım. Ordaydın işte, herzamanki gibi. Seni seviyorum allahım. Bizlere doğruyu göster, doğrudan ayırma biz cahil kullarını. İşte bitti sözüm. Kısa tutuyorum çünkü yaşadıklarımı, hislerimi anlatacak kelime bulamıyorum ve zaten senin telepati gücüne güveniyorum:D Yüreğimdekileri kelimeler döktüğüm zaman Engin Geçtanın da dediği gibi sonsuzluktan, sonluluğa indirgeniyorlar ve sihirleri kayboluyor.
En yakın zamanda (tabi zaman diye birşey varsa) görüşmek üzere. Sevginle yücelt yüreğimi.
Aciz kulunuz guguk kuşu


23 Ağustos 2011 Salı

INTO THE WILD







http://youtu.be/724xxeHzvm0
http://youtu.be/TVKJY0DMZXY 

Bana iyi geldi. Siz de izleyin....
hatırlattığın için teşekkürler 

YÜREĞİM ELİMDE

Merhamet nasıl birşey?
Nereye kadar merhamet?
Sınırı koyamıyorum.
Sınırlar nasıl da girift.
Keskin çizgiler çizmek ne kadar da mümkünsüz.
Yüreğimi incittiniz.....
Kızdım, söylendim kendi kendime.
Bin kere, on bin kere attım sizi yüreğimden.
Kapısını da şakkk diye kapattım yüzünüze.
Güya!
Bu kapı beni dinlemiyor.
Kapanmayı bilmiyor.
Sanırım kilidi bozuk.
Yüreğimi yakanlar, size sesleniyorum....
Yüzünüzü gördüğümde,
Alıp başımı gitmeye karar verdiğimde bindiğim tüm yelkenlerin
Direkleri başıma yıkılıyor bir bir, kala kalıyorum....
Arafta bir başıma.
İncitmekten çok korkuyorum
Ama bir o kadar da incinmek istemiyorum artık.
Tanrım, yakarıyorum sana:
Bu merhamet belasını başıma saran sensin.
Madem geri de almaya niyetin yok.
Bana incinmemeyi de öğret.
Herşey senden demeyi öğret bana.
Ve,
Dediğime yürekten inanmayı.
İpin ortasındayım.
Bir tarafta laf anlamaz, söz dinlemez yüreğim,
Diğer tarafta "bu kadar da olmaz" diyen aklım.
Barıştır onları...

22 Ağustos 2011 Pazartesi

TEK AYAKLI ÇORAP CANAVARI

Artık eminim bizim evde bir çorap canavarı var. Çorapları yok ediyor. Ve bir daha o çoraba asla ulaşamıyorsunuz. Her yeri aradım, yatakların altlarına kadar....yok. Bulmaktan ümidimi kestiğim gün karar verdim. Bu evde bizim çorapları kaçıran bir çorap canavarı yaşıyor. Ama anladımki bu canavarın tek ayağı var. Çünkü çorapların bir teki kayboluyor.....Yahu ikisini birden alıp gitse daha çok sevineceğim. En azından farkına varmayacağım bu kadar kaybolan çorapların.
Sevgili Tek Ayaklı Çorap Canavarımız (bunu onu ne kadar bizden kabul ettiğimizi belirtmek için yazdım):
Fadimenin bizim eve gelip çalışmasıyla başlayan, çorap kaçırma faaliyetlerini artık ailecek kabullendik. Çorabın tekini bulamayınca diğerini de çöpe atıp, yeni bir çorap alıyoruz. Sen istersen, çorapları çift çift götür. Belki senin gibi bir başka tek ayaklı bir canavara hediye edersin diğerini.

18 Ağustos 2011 Perşembe

BİZİM SABIR TAŞI ÇATLADI

Biz de sabır çoktaaan bitti,
Biz de mi dağa çıkalım?
Can evlatlarımızın katledilişini
Artık görmek istemiyoruz

17 Ağustos 2011 Çarşamba

:(

Bıçak kemik iliğinde, genlerimize doğru ilerlemekte........
Hakkınızı helal edin Mehmetçikler