30 Eylül 2009 Çarşamba

ŞÜKÜR

Öyle mutluyum ki.......................
Zeytin yiyebilmek, çay içebilmek......................
Bigün bunları yaparken ağlayacağımı hiç düşünmezdim.
Tek kelime var diyeceğim:
ŞÜKÜR

16 Eylül 2009 Çarşamba

İYİ HALDEN CEZA-İ İNDİRİM

Kasten kötülük yapma
Kasti olmadan kötülük yapmak
Bu ikisi acaba birbirlerinden ne kadar farklı?
Durumu iki şekilde değerlendirmek mümkün:
1-niyete göre
2-sonuca göre
Önce sonuca göre değerlendirelim. İster kasti olsun ister ister olmasın, sonuç= ZARAR!
O zaman eğer durumu sonuca göre değerlendireceksek, kötülük kötülüktür.
Acaba hani niyet kötü değildi deyip cezai uygulamada bir hafifletme beklenebilir mi?
İşte burda durum karışır ve 1.durum niyete göre değerlendirme derveye giriyor.
Hiç bir insan tamamen kötü olamaz. Tamamen kötü olan şeytandır. Çünkü: şeytan kötülük yaparken amacı "direkt" karşısındaki kişiye zarar vermektir. Ancak insanlarda böylesi bir durum çok nadirdir (herhalde). İnsanlarda primer amaç kendi çıkarıdır ve ego bu çıkarın karşısındaki kişiye zarar verebileceği ihtimalini düşündürmez, çünkü işine öyle gelir.
Peki bu durumda, daha az mı zararlı olur? Hayır, hatta kımen şuursuz, ego kontolünde verilen bu zararın farkında olmayacağı için tekerrürler kaçınılmazdır ve kendini saf, temiz bir insan sanabilir.
o zaman 2. durumu şematize edecek olursak:
kasti olmayan zarar_ego kaynaklı kendi çıkarını düşünürken, etrafını tamamen göz ardı etme_zarar!
tamamen kötü olmak şeytana mahsus. Şeytan içimizde ego vasıtası ile bizlerin gözünü kör etme çabası içinde ve sonuçta ikisi de zararla sonuçlanmakta. hani "aynası iştir kişinin lafa bakılmaz" diye konuyla çok da alakalı olmayan bir söz takıldı aklıma ama sonuç zararsa, bedeli aynıdır gibi geldi bana.

10 Eylül 2009 Perşembe

GÜN BU GÜN

İyi mi, Kötü mü?............................
Ceza mı, Uyarı mı, Ödül mü?.................................
Biz olmamız gerektiği gibi miyiz?.........................
Daha önce kaç kere uyarıldık da farkına varmadık acaba?.........................
Kendimizi evrenin şans çarkına mı bıraktık?......................
Şimdi neye bu isyanlar? Tanrıya mı?............................................
Hala evet hala silkinip, uyanıp kendimize gelebiliriz.
Bırakalım doğruları öğretmeyi............
Kendimiz bu kadar eğriyken, bizi kim dinler....................
Evren bile güler işte böyle kahkahalarla...............
Boğulur gideriz.

4 Eylül 2009 Cuma

TEVEKKÜL mü CESARET mi?

Bir yerde okumuştum: "cesaret korkmamak değil, korktuğu halde yapabilmekmiş". Çok hoşuma gitmişti. Ne kadar da teşvik edici bir söz. Birşeyleri yapabilenler aslında korkmadıkları için değil, korktukları halde yapabiliyorlarsa ben de yapabilirim.
Yine başka bir yerde: "tevekkül, bir yılanla aynı odada sakince kalabilmektir" diye okumuştum. En korktuğum şeyin yılan olduğu düşünülürse bu benim için çok tanımlayıcı bir cümle olmuştu. Şimdi, düşünüyorum. Cesaret mi, tevekkül mü? Ne zaman cesaret, ne zaman tevekkül? Düşündükçe yazacağım.