30 Aralık 2010 Perşembe

OHHH SEFAM OLSUN

Kalıplaşmış ama bir o kadar da kült bir cümle bugün pek çok kişinin ağzında dolanacak: "Zaman ne kadar da çabuk geçiyor. Koca bir yılı devirdik. Cık cık cık...."
Hakkaten de devirdik ama. Ne çamlar devirdim ben örneğin çenemi tutamayıp. Ohhh sefam olsun.
Benim için zor bir yıl oldu. Ama çok da güzel üstesinden geldim Allahımın izni ile. Ohhh sefam olsun.
2010 da öğrendiklerim yanıma kar oldu. Artık bazı insan tiplerine nasıl davranmam gerektiğini daha iyi biliyorum. Ohhh sefam olsun.
Cillop gibi, atom karınca bir asistan yolladı bana Tanrım. Ohhh sefam olsun.
Dünyalar tatlısı, akıllı, erdemli 3 kızın güzel, neşeli, entellektüel, zeki annesiyim. Ohhh sefam olsun.
Arslanlar gibi kocam yanıbaşımda, sağlıklı. Ohhh sefam olsun.
Tüy topağı bir köpüşüm var. Ohh sefam olsun.
Şükretmeyi bilen, kıskanç olmayan, dürüst, cesur, atılgan, pozitif hayat enerjisi ile dolu ve "evet yanlış yaptım kusura bakma" diyebilen biriyim. Ohhhhhh ohhhhh sefam olsun.
Canım arkadaşlarım, bu yılı beraberce güle eğlene, paylaşımlarla, sevgiyle geride bırakırken, sizileri tanımaktan çok mutlu olduğumu yazmadan bu yılı kapatmak istemedim. Belki de bu blog ve burdaki çıkarsız dostluklarım son 2 yılımın en güzel şeylerinden biri oldu.
İyiki varsınız. Hepinizi yürekten seviyor. "Mutlu Yıllarrrr Sizeeeee" diyorum.


Muzicons.com

DÜŞESİM VAR


TANRIM,
Beni buraya düşür (ama lütfen sert bi düşüş olmasın). Yanımda kimse olmasın.(Utangaç bir insanım. başkalarının yanında istediğim gibi davranamıyorum falan filan.... Bi de, aslında, en doğrusu...huysuzun biriyim). Sıcak suyum, nescafem ve kitabım yanımda olsun (benimle aynı noktaya düşsünler). Hani şu bana göre sağ sana göre soldaki ağacın yapraklanmış dalının altına yatacağım (iznin olursa). Upuzun uzatacağım bacaklarımı, kollarımı açacağım. Kitap okuyacağım, gerçek sessizlikte (kuşlar, dallar konuşabilir). O güzelim çiçeklerin arasında lala lala laaaala diye koşturacağım.
TANRIM,
lütfeeennnnnnnn.
(Bu arada sana, seni ne kadar sevdiğimi söylemiş miydim, valla bak, bu rüşvet falan değil. Zaten sana da yalan söylenmez ki. Ayrıca yeni yılını kutluyorum. Gerçi onbin milyonlarca (bildiğim en yüksek matematiksel ifade bu kusura bakma) yıldır var olan ve var olacak olan biri için pek bir önemsiz olabilir bu yeni yıl meselesi ama olsun. Bi de 4 tane çeyrek biletim var. Hani aklında bulunsun diye şeyettim. Tamam tamam sustum).

Muzicons.com

29 Aralık 2010 Çarşamba

FARKINDALIK


Kendini gözlemlemenin eleştirel olmaması gerektiğini unutmayın. Kendinizi eleştirmek için gözlemlemezsiniz. Bunu yaparsanız kendini gözlemleme derhal duracak ve içsel kale almak devreye girecektir. Kendini gözlemleme eleştirel yada yargılayan bir şuur değildir= BİR FARKINDALIKTIR. Bu farkındalık sizi suçlamaz; hiçbir şey söylemez; yalnızca kendi içinizde olup bitenleri size gösterir. Hiç kuşkusuz sizi biraz rahatsız edecektir ama bu rahatsızlık "gözlemleyen benden" kaynaklanmaz. Gözlemleyen benin arkasındaki "çalışma benlerinden " kaynaklanır.
Kendini gözlemlemenin tıpkı karanlık bir odada yaktığınız bir ışığın aydınlattığı şeyleri eleştirmiyor oluşu gibi, eleştirel olmaması önemlidir. Amaç ışık ışınının girmesine izin vermektir. Işık ışını içeri girdiğinde pekçok şey kendini değiştirmeye başlayacaktır. Dolayısıyla görevimiz: çalışmanın ışığını içimizde daima arttırmak ve bu ışığı hayatla kendi aramızda daima canlı tutmaktır.
Maurice Nicoll


Giulio Caccini & Paul Pritchard - Ave Maria .mp3


Found at bee mp3 search engine

27 Aralık 2010 Pazartesi

TANRI BENİ DUYUYOR



Joshua Radin - One of Those Days .mp3


Found at bee mp3 search engine

Uzun zamandır aynı şarkıları dinliyorum. Belli bir müzik zevkim var dışına çıkamıyorum. Eeeee sabit toprak burcu:BOĞA:D
Bu sabah bloğuma gelen bir yorum bana çok güzel bir yeni yıl hediyesi oldu. Sevgili ben. bana öneride bulunmuş. Heyecanla dinledim Joshua Garden'ı. tanrımmm tam benlik, yumuşacık, neşeli ama sakin bir ses. Ilık Ilık esen meltem gibi. Sağol sevgili ben. Tanrım sana seslenmiş gene galiba benim için. İkinizi de seviyorum. Ve mutluluğumu sizinle paylaşıyorum.

Sevgili Lale (http://uyuzlardasever.blogspot.com/) çok güzel iki film önerisinde bulunmuş. Hemen defterime kadettim. Ona da burda öpücükler yolluyorum. Muckkkk

Hafta sonu canım kızlarım bana inanılmaz bir kıyak geçti. Bebişi onlara bırakıp, tek başıma dışarı çıktım. Allahım özgürlük ne güzel birşey......uzun süre nefes alamayıp, alamayıp.....derin bir nefes alabilmek gibiydi. Soluğu english home'da aldım. Kızlara patchwork yatak örtüsü alacaktım. Bu arada bereket kuşlarını gördüm. Kendime almıştım; sevdiğim bir dostuma da aldım. Kızlara patiska torbalar içinde lavantalardan aldım. Kendime mis gibi kokan taşlardan hediye ettim. Sıcacık kestane yedim (tabi yine yanımda su yoktu boğazıma oturdu).

Ohhh be hayat güzel, Tanrı beni duyuyor ayrıca duymakla kalmayıp seviyor da:D
Hoşgeldin bnn:D

24 Aralık 2010 Cuma

MUTLU YILAARRR SİZEEEEEE :D


Evet.
Artık daha az hata yapıyorum.
İşin en iyi tarafı (tabi benim için), daha yapmadan önce, yaparken veya yaptıktan sonra bunun farkında olabiliyorum.
Bu sizin işinizi zorlaştıracak:D
Çünkü siz hep benim hatalarımın ardına sığındınız.
Benim hatalarımla kendi sinsiliğinizi, hatalarınızı, pasifliğinizi, hırslarınızı, korkaklığınızı, tembelliğinizi ve iki yüzlülüğünüzü maskelediniz.
Tepe tepe kullandınız hatalarımı.
Kısacası, hatalarımı kendinize mükemmellik maskesi yaptınız.
Artık daha az hata yapıyorum.
Yaptıklarımınsa farkındayım.
Hayatınız bundan sonra daha zor olacak.
Kişiliksizliğinizi benim hatalarımla örtemeyeceksiniz.
Mutlu yıllar sizeeeee.

Bobby McFerrin - Don`t Worry Be Happy .mp3


Found at bee mp3 search engine


22 Aralık 2010 Çarşamba

MUTLU YILLARRRRRR


2010 yılında mutlu olduğunuz şey nedir? 2010 yılı sizin için nasıl bir yıldı? 2011'e nasıl girmek istersiniz? 2010 yılında yapmayı isteyip yaptıklarınız ve yapamadıklarınız nelerdir?
Diye mimlemiş beni sevgili ebruli.
  • 2010 yılında en mutlu olduğum şey: Kendime dair ve dolayısıyla hayata dair farkındalığımın giderek artıyor oluşunu gözlemlemek. Ve buna katkıda bulunan bebeğim Fatma Pınarıma sağlıklı bir şekilde kavuşmam.
  • 2010 yılı benim için çook zor ve zorlayıcı bir yıl oldu. Sanki beni zımparaladı, çok içim acıdı, çok canım yandı. Sanki hayat beni sıkı bir şekilde salladı durdu, farklı farklı konularla. Umarım bu sallamalarla dökülmesi gerekenler dökülmüştür.
  • 2011 yılına girmekten kastettiğin yılbaşı gecesi ise, neşeli bir şekilde girmek isterim, sevdiklerimle beraber. Ama her nedense o son saniyede, geri sayımın 000000 anında hep gözlerim dolar. Düşünsene bir de milli piyangodan hatrı sayılır bir para çıksa......Allahhhhhhh derim:D
  • 2010 yılında Tanrım bana Fatma Pınarımı gönderdi, doğurmaya karar verdim, şimdi bizimle. Doçentliğe başvurmuştum ama olmadı. Bunu ben yapamadım olarak nitelendirmedim yada onlar yapmadı da demiyorum. Olmadı demek daha doğru belki...Olayları yaptım, yapabildim, yapamadım.. gibi nitelemiyorum. Oldu ya da olmadı.
2011 yılı herkese mutluluk getirsin.
Gary Jules - mad world .mp3
Found at bee mp3 search engine

20 Aralık 2010 Pazartesi

DÖRDÜNCÜ YOL

İzlenimler entellektüel merkez aracılığı ile gelir ve diğer merkezlere aktarılır. İzlenimlerin girdikleri yerde şuurlu bir nokta oluşturmak gerekir. Bir izlenimin doğrudan girmesine izin verirseniz, kendi alışıldık yolunu izleyecektir. Kendimizi gözlemlemek için entellektüel merkezi kullanmamız ve bir izlenimin nereye düştüğünü görebileceğimiz bir farkındalık anı olmaksızın duygusal merkeze düşmesine izin vermememiz gerekir. Dış izlenimlerin etkilerini herşeyden önce zihinsel merkezde kontrol etmeye başlarız. Duyularımız aracılığı ile bize gelen dışsal olay ile normalde göstereceğimiz mekanin tepki arasına "çalışma" girmelidir. Bu hayatın ortasında daha şuurlu yaşamaya başladığımız anlamına gelir.
Maurice Nicoll Yorumlar

14 Aralık 2010 Salı

MAVİ TÜYÜM


Bu kitabın hikayesi çok önemli. En azından benim için. İnsanın birşeyi gerçekten isterse hayatına nasıl çektiği, evrenin onu sizin hayatınıza hediye paketi ile yollamak için nasıl da iş birliği yaptığının hikayesidir bu.
Gurdjieff ve 4.yolla tanışmam yıllar önceydi. Bu tanışmada ilginçtir. Sanki bana ait olan, hayatıma anlam katan şeylerle karşılaşmalarım hep indirekt, sekonder yollarla olmuştur. Başka birşeyin içinde çıkmışlardır karşıma. Matruşka bebekleri gibi. Tanrılar Okulu isimli kitabı okumuş ve beğenmiştim. Kitabın arkasında yayınevinin diğer kitaplarına baktığımda "ivan oshokinin tuhaf yaşamı" isimli kitabı gördüm. Değişik olabileceğini düşünerek okudum. Gerçekten değişikti ve ouspensky ile tanışmama vesile oldu, dolayısıyla 4.yol ve gurdjieff ile. Ve böyle başladı herşey......bu konu hakkında ulaşabildiğim tüm kitapları okumaya başladım. 4.yolu oldukça güzel bir şekilde özetleyen bir kitap buldum. Kitabın her cümlesinde başka bir kitap, kitap serisi refere ediliyordu: Maurice Nicoll, yorumlar. İnternete koştum hemen, kitapları bulma ümidi ile. Ama sonuç hüzün oldu, Türkçe çevirisi yoktu. Öyle çok istedim, öyle çok istedim ki o kitapları okumayı. Yapacak birşey yoktu...Ben 4.yola devam ettim ama....derken birgün, yıllar sonra, kitapsanı gezerken herzamanki rafımın en altında köşede onu bana gülümserken gördüm. Gözlerimi kırpıştırıp, kapatıp açtığımı, şaşkınlığımı bugün gibi hatırlıyorum. Kavuşma anımızı da...onu elime alışımı, hislerimi, onun bana gülüşünü......kaç lira olduğuna bakmadan satın alışımı. 5.ciltlik bir seri bu, diğerleri de çeviriliyor. 2. cildini okuyorum şuan. Ben okurken diğer cilt hazır oluyor. Fırından çıkmış taze ekmek gibi:D
Aynı şeyi Paulo coelhonun "hac" isimli kitabında da yaşadım ve bu sefer istediğim inanılmaz bir çabuklukta bana geldi. Tüm kitaplarını okumuştum, internette araştırdığımda "hac" isimli henüz türkçeye çevrilmemiş bir kitabı daha olduğunu gördüm ve içimden "ahhh birileri bunu da çevirse" dediğimi hatırlıyorum. Galiba o an, beni duyan birisi vardı :D ve birinin kulağına seslendi: şşşt şu paulonun hac isimli kitabını çevirseneeeeee. Yine ben, yine kitapsanı gezerken, ordaydı işte.....heyyyyy. Teşekkürler Duyan.
Aklıma Bach'ın "mavi tüy" adlı kitabı geldi şimdi de. Hayatına birşeyi çekmek iste diyordu, gelme olasılığı zor birşey olsun diyordu. Mavi bir tüy dedi diğeri......Ve mavi tüy onun hayatına geldi.
İşte benim mavi tüylerim.

Hayatımızdaki şeylerden şikayet ederken birkez daha düşünsek (düşünsem) iyi olacak galiba.
Hepinizin mavi tüylerinize kavuşmanızı dilerim.

(şimdi de şu yazılarıma müzik eklemeyi başarabilmeyi diliyorum, birileri duymuştur umarım:D )he he

Yael Naim - Far Far .mp3


Found at bee mp3 search engine


11 Aralık 2010 Cumartesi

DOĞRU


Doğru, "Söylenecek ya da Beklenecek" birşey değildir.
Sadece, "Yapılacak" birşeydir...................

Başkalarından yapmalarını istediğimiz doğruları, İstemektense,Beklemektense, Söylemektense,
Yapmalıyız.

Muzicons.com

8 Aralık 2010 Çarşamba

SEVGİLİ SÜNGER BOB VE SEVGİLİ PATRİCK


Sünger Bob ve Patrick kavga ederler. Didişmeleri esnasında ikisininde pantolonları düşer ve külotları görünür. Pembe Patrickin külodu sarı, sarı Sünger Bob'unki ise pembedir. İkisi de bunu gördüklerinde duraklar. Sünger Bob:
-Heyyy sarı külot giymişsinnnnnnn, sen bana değer veriyorsun:D
Patrick:
-He he giydiğimde sarı değildi:D
Bayılıyorum onlara. En büyük hayalim Bikini Bottomda onlarla yaşamak. Ne büyük bir felsefe........