29 Kasım 2011 Salı

LÜTFEN GUGUK KUŞUNA KUVVETLİ BİR ALKIŞ

Aylardır vicdanım sızlıyor. Böyle sedanter yaşamaktan. Onca para verip spor yapmıyor olmaktan. Dün gece canıma tak etti. Bu böyle gitmez dedim. Ertesi sabah vazgeçme ihtimalini yok etmek için spor çantamı hazırladım. Veeeeeee spora gittimmmmmmmmm. Heyyyoooooooo. Kendimi maryo oynayan kız gibi hissettim biran. Hani yaptımmm yaptımmmm diyordu ya:D Şeytanın bacağını kırdım. Şimdi şeytanın değil benim bacaklarım ağrıyor ama olsun, gururlu bir ağrıyış bu. Az önce yeniden hazırladım çantamı. Ayrıca bu sefer terliklerimi de unutmadım. Kollarını aç sağlıklı yaşam sana geliyorummmmmm. Eeeee hani alkışım?
Bu da kendime hediyem.
http://youtu.be/fJ9rUzIMcZQ
http://youtu.be/ayYCGH4djE0

28 Kasım 2011 Pazartesi

EYVALLAH

Kendimi anlatmak için hiç uğraşmayacağım size. Hem neden anlatayım ki ben zaten açık bir kitap gibiyim, kafamda, yüreğimde ne varsa dilimde, gözümde, yürüyüşümde, mimiklerimde de o var. Bunlara rağmen beni anlayamıyorsanız, beni anlamak istemediğiniz, beni kafanızda kendinize göre kurgulayıp biçimlendirdiğiniz aşikar. e durum böyleyken enerjimi ve elimde tutamadığım zamanımı sizlerle heba etmeyeceğim için kendimi suçlu da hissetmiyorum. Bazıları var ki, bakışımdan anlarken beni, siz neden hep yargılayıp, hergün idam sehpasına çıkarıp asıyorsunuz beni? Ben size göre sizin anlayabildiğiniz ve algılayabildiğiniz kadarım. O zaman eyvallah diyorum hepinize. Ben sizin düşünce hapishanelerinizden azad ediyorum. Bakalım bundan sonra kiminle uğraşacaksınız. O da sizin ve onun derdi. Birgün anlamak isterseniz bilmem belki yine buralardayım....belki nehrin öbür tarafında. Ama ben bugün karar verdim, size kendimi anlatmaya çalışmayacağım. Yapacak çok daha güzel şey varken, sizin tabularınızı yıkmaya çalışmayacağım. Oyuncağınızı alıyorum elinizden, hadi bakalım.....
Bu şarkı da Vladimir ve sizler için. Yumuşak yumuşak dinleyelim ...

SOKO


KENDİME ÖĞÜTLER


Yürek yaraları geçer mi sence? dedi.
Düşündüm. Yüreğimdeki yaraları düşündüm. Güldüm sonra, yürek yaraları düşünerek algılanmazdı ki. Hissedersin onları hiç olmadık zamanlarda, yıllar yıllarrr geçmiştir oysa üstünden ama o an o günkü gibi acır. Şaşarsın. Geçmez deyiverdim.
Eeee o zaman noolacak ben bu yürek acısıyla mı yaşayacağım ? dedi.
Ona sen karar ver dedim.
İyi de geçmez diyorsun sonra da sen karar ver diyorsun dedi biraz kızgınlıkla.
Yara orda durabilir ama senin ona vereceğin tepkiler farklı olabilir. Yaklaşımını sen belirleyeceksin diyebildim.
Peki yüreğim bu kadar acıyorken o kişiye ve hatta evrene karşı nasıl objektif davranabilirim ? dedi.
O da senin kararlı tutumuna bağlı, acı hala orda dururken ve hatta hala canını acıtıyorken kararlarını verirken yüreğindeki acıyı temel almayacaksın. Hani kanayan parmağını bezle sıkı sıksı sarıp yemek yapmaya devam etmek gibi birşey dedim.
Sonra kendi yüreğimdeki yaraları düşündüm, aklıma geldikçe, yaralayanları gördükçe şakır şakır kanayan yaraları. Sonra bir gülme aldı beni. Bu yaraların bana öğrettiklerini düşündüm. Kendi hatalarımı düşündüm, kusursuz olmadığımı. Yaralarım bir organım gibiydi artık ve karar verirken onları temel almamalıydım ben de ...tıpkı ona önerdiğim gibi.

26 Kasım 2011 Cumartesi

DOĞRU

Nasıl doğru davranabilirim diye sordu. Ne acı ki, verecek bir cevap yoktu. Öyle işte, birşey elde etmek için değil, doğru olduğu için doğru davranırsın; hem öyle doğru davrandım diye mutlu falan olmazsın. Doğru davranmak çaba gerektirmez. Zaten çabalaman gerekiyorsa burda bir sorun vardır. Biliyorum bu cümleler senin sorunun cevabı değil. Ancak belki de en açıklayıcı cümlem şu olacak: başka alteranfin yoktur, doğru davranmaktan başka. Öyleki ki bu davranış seni belki de üzecektir, sen yine de doğru davranırsın. Çünkü başka bir seçenek mümkün değildir. Pek çok şeyin cevabında olduğu gibi: öyle olduğu için. Bütün bunları nerden mi biliyorum? Yeterince yanlış yaptım bugüne kadar bunları öğrenmeme yetecek kadar.

24 Kasım 2011 Perşembe

DUA


Elbette hepimizin amaçları var. Kimi kendimize uygun belki kimi değil. Zamanla gelişen farkındalıkla kendimizi ne olduğunu ve neolmadığına kendimiz karar verdikçe bunu ayırabileceğimiz inancındayım. Mesele değil zaten, insan ne olursa olsun dışarıdaki ve içerideki egosal uyaranlardan bağımsız kaldıp "DOĞRU" davranmalı. Doğru davranırsanız sonuca ulaşırsınız demiyorum. Doğru davranırsanız sonuca ulaşabilirsiniz. Doğru davranırsınız ama sonuca ulaşamayabilirsiniz. Bu kaybettiğiniz anlamına gelmez. Doğrular her zaman maddi veya manevi alemde size başka bir "DOĞRU" olarak geri dönecektir. Bazen bunu o anda kavrayamasak da bu böyle. Zaten doğru davranmayı kurallaştırmış birinin kazanma-kaybetme kaygan zemininden çoktaaan uzaklaşmış olacağı düşüncesi ile.....
TANRIM, beni doğruluktan uzaklaştırma.

23 Kasım 2011 Çarşamba

SEN BİLİRSİN

Aylardır süren emek, konuşmacalar, koşuşmacalar, heyecanlanmalar, kızmalar, affetmeler ve şaşırmacalar.......bugün tüm bunların hepsi ilahi düzlemde olanlarla harmanlanıp önümüzüe sunulacak. Sakin miyim? değilim, gergin miyim? değilim. HEYECANLIYIM. İyiki klinik nöbetim ve bloğum var, onlarla yatışacağım. Önemli olan amaç olmadığını öğreneli epey oldu, amaca koşarken yolda gördüklerimiz ve göremediklerimiz ve bunları çin çayı gibi özenle süzüp, demleyip, içebilmemizdi. İzledim.....sonuç benim için ne olursa olsun çok şey öğrendim, sepetim dolu, yola devam edeceğim. Saçlarım yine kıvırcık ve yine kapındayım:
TANRIM, ......sen bilirsin.
Bu müzik iyi geliyor bana bugün.

22 Kasım 2011 Salı

ERENLERİN KULAĞI ÇINLADI


Yazmak istedim; yazamadım. içimdekileri aktaramadım bu aleme. TelefonuM çaldı güzel bir dua dillendi karşıdakinin dilinde. Yüreğim zaten kıpır kıpır; kuş olduuuu uçtuuu gitti. Tıpkı Sufim gibi "Allah söyletiyor, erenler seninle olsun" dedi, ses. Tam da duymak istediğim şeyi nasıl da çabuk gönderdin Sevgili Tanrım. Olacak olan herneyse, biliyorum ve hissediyorum ki: en güzeli.
Bu güzel dua edilirken bu müzikleri bulmuştum ben de size aracı olayım, "günleriniz güzel olsun, erenler sizinle olsun" dedim.

20 Kasım 2011 Pazar

YANILGI


Yaşamak inanılmaz bir mucize, herşeye rağmen. Böyle bir mucizenin tadına varmak varken, kendi illüzyonel doğrularımız ışığında yargılamak nasıl da büyük bir fiyasko. Düşünüyorum da, sadece iki seçenek var gibi: anlamaya çalışmak ve eğer anlayamıyorsak dönüp gitmek. Yol devam ediyor, görülecek milyonlarca şey var...görmediğimiz şeyi yok saymak, gitmediğimiz bir şehri yok saymak gibi değil mi? yaşamadığımız bir gerçekliği yargılamaya ne ad verilir? işte onu hiç anlamıyorum.


İşte samimiyet (41. ile 54. saniyeler arasını izleyin lütfen)

herşey kendi içinde güzel...kemanın sesi piyanodan daha mı güzel, flüt gitardan daha mı harika? .......eee o zaman  

19 Kasım 2011 Cumartesi

SADECE

ne istiyorum biliyor musun?

sadece samimiyet........İÇTENLİK.....GERÇEKLİK.

bunun ne olduğunu biliyor musun?

iletişimde tek kriterim bu!

18 Kasım 2011 Cuma

RUHU GÖREBİLİYOR MUSUNUZ?


Müzik aleti elle, ağızla değil ruhla çalınır. Ruhu görebiliyor musunuz?

17 Kasım 2011 Perşembe

MECBUREN

Bugün sessis sessiz oturacağım, sessiz sessiz yürüyeceğim, sessiz sessiz yemek yiyeceğim. Hatta sessiz sessiz konuşacağım (konuşmaya çalışacağım). Konuşma orucu mu diye merak edenlere: mecburen diyorum. Haftalardır tam olarak atlamadığım boğaz enfeksiyonum, bir de bu hafta raporlu olan hocanın yerine de nöbet tutmam, tabi ki nöbet sırasında çenemi tutamayıp bol bol öğrenciler ve hastalarla konuşmam sonunda mecburen bu orucu tutacağım.Ses gitti sonunda. Bunu en iyi şekilde değerlendireceğim. Zaten gevezenin teki bu guguk kuşu, acıcık kafamı dinleyeceğim :D.
Amaaaa seviyorum ben bu bloğu be. Sesim çıkmasa da yazabiliyorum işte en sessizinden. Yaşasın blog yaşasın blog dostluğu.

15 Kasım 2011 Salı

RUHUMUN SEFASI


Buaralar sadece klasik batı müziği dinlemek istiyorum. Kimbilir belki mevsimseldir. Dinlerken ruhumun pencerinin önündeki koyu yeşil berjer koltuğa gömülüp, kucağındaki kedi mırıldarken, elindeki keskin nescafesini dışarıdaki harika manzarayı izleyerek höpürdettiğini hissedebiliyorum:D.

13 Kasım 2011 Pazar

BİRİ BANA ANLATSIN

Ümitle ümitsizliğin arasına sıkışmakla kalmamış , ümid ettiği şeyin anlamını sorgularken kendimi HİÇ Mİ HİÇ anlayamıyorum.

4 Kasım 2011 Cuma

http://www.youtube.com/user/MsKubaba#p/a/u/1/TngwL5YHg-M
Sevgili Kubaba yı bloğundan da tanıyor ve zevkle takip ediyorum. Youtube daki kanalı da harika. Kendinize müzik ziyafeti çekmek isterseniz bu yağışlı kapalı günde harika bir mekan.

3 Kasım 2011 Perşembe

MOMO



Bugün güzel başladı. MOMO ile başlayan güzellik diyorum ben artık buna. (http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=86929&sa=93965530). Uzun uzadıya anlatmayacağım. Burdan sesleniyorum MOMO yu okumuş olanlara bize bir merhaba der misiniz?

2 Kasım 2011 Çarşamba


Madem Nathalie Merhant seviliyor, buyrun o zaman:D
Bir de Franco Morone deneyelim yanında, ne dersiniz?

1 Kasım 2011 Salı

TAVSİYE


Bana olan nefretlerini temel alarak hareket edenlere sesleniyorum: BENİ NE KADAR DA ÖNEMSEDİĞİNİZİN FARKINDA MISINIZ? Öncelikle teşekkürü bir borç bilirim kendim bile BEN i bu kadar önemsemezken:D   Ki beni bu kadar önemsiyorsanız, bana bir de başka bir gözle bakmaya çalışın derim. Belki marifet dürbünüyle bakarsanız,,,,belki de kimbilir, önce kendinizi, sonra bir ümit ONU  görürsünüz. Ne siz ne ben kalır geriye, böylelikle nefret de pufff uçar gider. Bu güzel şarkılar size en derin iyi niyetlerimle beraber hediyem olsun. Kabul buyurun lütfen. beni onurlandırdınız:D