27 Eylül 2010 Pazartesi
BIRAKIŞ
Günler geçiyor......
Ben ne yaşarsam yaşayayım, üzülsem de, sevinsem de, başarsam da, başarısız da olsam........
40 yaşında zamanın ivmesi bir başka oluyormuş.
Anladım.
Anlamamın da önemi yokmuş.
Onu da anladım:D
Hep yetişmek üzere peşinde koştuğumuz onca şey.....
Gözüme o kadar da cezbedici görünmüyor.
Sanki herşey vazgeçilebilir, gidebilir.
Yeni birsürü şey gelebilir.
Onlar da gidebilir.
Gidenler gidebilirmiş.
Gelenler hoşgelmiş.
Sonlar "son" değilmiş.
Hızlandırılmış film kareleri gibi.
Ama şuan önemli olan birşey var:
Çünkü yüreğime işliyor.
Maria Mena ve sorry.
Keşke size de dinletebilseydim dediğim.
Artık koşuşturmaktan, yapışmaktan yorulduğumu farkediyorum.
Kendimi evrene (Tanrıma) bırakıyorum.
Hani, tıpkı:
İnanılmaz uykusu gelmiş bir çocuğun kendini yatağına bırakışı gibi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
23 yorum:
"Hep yetişmek üzere peşinde koştuğumuz onca şey.....
Gözüme o kadar da cezbedici görünmüyor.
Sanki herşey vazgeçilebilir, gidebilir.
Yeni birsürü şey gelebilir.
Onlar da gidebilir."
ifade-i hâlimdir.
sevgili üryan son zamanlarda herşey çok hızlı ve benim kontrolüm dışında. hiç olmaz sandıklarım oluyor, kesinlikle olur dediklerimse aksine.... ben de artık izleyici olmaya karar verdim.
SEVGILI GUGUK...
ORADA NELER OLUYOR ANLAMADIM,
YORMA KENDINI,DILERIM HERSEY ISTEDIGIN GIBI OLUR
HERSEY GECIYORDA ,YORGUNLUK BASKA KALIYOR BEDEN DE,ÇOOOKKK OPUYORUM SENI
KONTROLU AL ELINE HAYAT SENIN HAYATIN...
SIMDI DIYECEKSIN DEMESI KOLAY
EVET INAN KI ZOR GORUNSEDE KOLAY
kontrol yok artık ececim...yaşamak var:D
Seni hala takip ediyorum.... bil ki uzun zamandır bende bir izleyicisiyim hayatın....
heyyyy pusulam.....
farkındayım gerçekten izleyici kaldığının ama
seni çok özledim.
Ben de.... Bazen elimizde kalan en iyi şey izlemek oluyormuş... Biraz biriktirmek birazcık da koyvermek... Nefesimizi idareli kullanmak gerek, ne ciğerlerini parçalarcasına koşacaksın ne de miskince faydasız kalakalacaksın böyle rölantide kalmalı, su ne yana akıyorsa akmalı... Selam ederim....
Anladıkça hiçbirşeyi anlamamış olduğumuzu anlamanın zirvesine tırmanıyoruz ya en iyisi senin de dediğin gibi bırakmak...Seyretmek...Oldurmak...Dilimizden çıkan her sözün nasıl oluştuğunu görüp şaşırmak... en güzeli susmak...Kucaladım seni. Tontini.
canım sufi, birşeyler olup gidiyor bizlerde olduruyoruz yanılgısındamıyız bilmem ama bu olanlar tam bir matrix, herşey birbirinden etkileniyorken...bizdeki bu sahiplenme bana anlamsız gelmeye başladı artık, bende seni kucakladım.
sevgili pusula, ne güzel oldu gelmen. ilaç gibi:D
Hayat...
Bizim mi?
Bize dayatılan mı?
Sorgulamamak,kabullenmek lazım bazen sessizce...
Hazmetmek için zaman gerek...
Kendi adıma isteğini gerçekleştirdim sanırım, bu satırları "sorry" eşliğinde yazıyorum sana...
İçime işliyor...
Sevgiyle.
heyyy ebrulicim yaşasın dinledin demek. ya ben şarkı ekleme özürlüyüm nasıl beceriyorsunuz bunları?
Yaşım ilerledikçe, her şeyi ve herkesi daha iyi anlayacağımı, çözeceğimi, büyüdükçe hayatın ne kadar da kolaylaşacağını düşünürdüm gençken. Büyüdükçe/yaş aldıkça soru(n)larım değişti belki. Eskiden soru olanlar cevaplarını bulurken, yeni sorular baloncuğu belirlemeye başladı tepemde. Bu doğal tamam, ama işin kötüsü çözdüğüme kanaat getirdiğim şeyler, acımasızca geri döndü; eski halinden de beter.
Olgunlaşmanın sonucu olarak ya kale almamaya, ya da daha çok takılmaya başladım. Arası yok. Kale almamanın diğer adını da "duyarsızlaşma" olarak hissettim. Takılmaya değer bulmadıklarımı ya da belki kaçmak istediklerimi, deşersem beni daha da sıkacağını düşündüklerimi, düşünmeye devam edersem sonucun değişmeyeceğini varsaydığım konulara "duyarsızlaşarak" tepki vermemeyi seçer oldum.. İyi mi bu? bazen şahane.. bazen de üzücü aslında..
El netice: genele Kasımpaşa (çok pardon) minvalinde bakmak gerek bence, ama yapabilene aşk olsun.. :)
Canım youtube de buldum şarkıyı o yüzden eklemede sorun çıkar mutlaka, ama mp3 olarak indirebilirsen pc'ne daha sonra upload şarkı listesi oluşturulan sitelerden birine eklersin ve embed kodunu bloguna koyabilirsin...
Yoksa normalde beğendiğin bir videonun embed kodunu yazı olarak eklersen,seninde müziklerin olur blogda...
Öpüyorum
ahhh ebruli 40 kere denedim ama bir hata yapıyorum anlaşılan.
sevgili müge, öncelikle içten yorumun için teşekkür ederim. haklısın belki kaçış, belki rölantiye almak ama hayatımızdaki herşeyi istediğimiz şekle sokamayacağımız açık. çabalama metodu beni epey yordu şimdi rölantideyim. görmemeyi, duymamayı çoookkk denedim bunun için hakiki kör ve sağır olmam lazım. anladım ki bazılarının görmesi duyması lazımken, bazıları görmemeli ve duymamalı. ama bu görenler duyanlar grubu kendine zarar vermemeyi de öğrenmeliler. amaaan be müge böyle bişiler işte. bazen hiç bişey bilmediğimi ve saçmaladığımı da düşünmüyor değilim hani....
sevgili guguk (bu çok şeker ya) :)
aslında buraya yukarıdakileri yazarken, biraz ara vermek zorunda kalmış, işe güce dalmıştım. sonra tekrar geri döndüm yazmaya devam edeyim diye. ve aynen senin "amaaan be...." den itibaren yazdıkların geldi aklıma :)) o yüzdendir ki, el neticeden itibaren biraz ciddiyet kaybı yaşadım.. hatta ben de saçmaladığımı düşündüm...
el netice no.2: yazalım açılalım, yazdıkça yükü azaltalım.. var mısın? ;)
bance de müge, şuan hayatımda beni en çok mutlu eden şeylerden biri yazmak.hiç bişeye yaramasa bile yükümüz azalsın....devam, beraberce:D
pişttt Guguk Kuşu !
"Lost İn The Trees" diyeyim ben sana :)
Bir de sonlar sonsuzdur. :)
sevalcim, adı bi kere harika hep ormanda kaybolmak isterim, ee boluluyum ya. hemencik dinleyecem.
sonlara gelince,,,artık anladım ki sonlar güzel çünküü sonlar yenilerin tazelerin habercisi.
ben ormanda kaybolmaya gidiyorum:D
heyyoo seval, kayboldum bile, mis gibi çam kokuyor buralar, bülbül sesleri ise anlatılmaz:D
Ben de o saatlerde o ormandaydım karşılaşamadık. :)
hani blog headerımdaki dehlizler varya ben ordaydım dur çıkayım.
Yorum Gönder