30 Kasım 2010 Salı

PAUSE

Şu sıralar aklıma, zihnime, yüreğime dolan bir sürü cümle varken yazmak istemeyişim nedendir bilinmez. İstememek de denmez buna; yazamamak belki de sadece yazmamak........
Ama burdayım herdaim. Takipteyim, okuyorum......
Tıpkı hayatı okumaya çalıştığım gibi, belki de yorum da yazmamalıyım...ama yazmak istiyorum bazılarına.......

15 yorum:

Müge dedi ki...

Senin kendine bir şeyler yazmaman, yorum yazmana ne engel ki?? Hem bazen yorum yazarken, yazarken, insan kendini yazmaya da daha hazır hisseder olabiliyor.

Madem bir sürü cümlen var, bir öneri: sırasına, mantık dizilişine, duygu zıplamasına kafanı takmadan öylesine yaz gitsin cümlelerini.. dağınık olsun varsın.. kim bilir belki de akar gidersin bu sayede..
haddimi aştıysam affola..
sevgilerimle :)

nilüfer dedi ki...

canının neyi istediğini hissetmek için durmak bakmak gibi, o zaman yazan ile yorum yazan bir oluverir..sevgiler Gugukcum..

guguk kuşu dedi ki...

sevgili müge, öncelikle haddini aşmak da ne demek, katkılarınız için herzaman müteşekkirim. doğru aslında yorum yazarken de yazıyorum:D

guguk kuşu dedi ki...

sevgili düş, canımın neyi isteyip istemediğine bakmak kendime bakmak gibi. bunun için de durmak iyi geliyor. hep benle kal.

Kırmızı Çizmeli Kedi dedi ki...

guguk guguk:) severdim bu sesi küçükken. hoş hala da severim ya neyse... biliyor musun ben bazen yorum yaparken daha fazla zevk alıyorum. daha doğrusu daha iyi ifade ediyorum kendimi. neyse dur konumuz bu değil:) önce neden yazamadığının nedenlerini bul bence. tabi burdan bul demek kolay. kim bilir sen neler yaşıyor, neler hissediyorsun. en yakın zamanda yazabilecek kıvama gelmen dileğiyle...

guguk kuşu dedi ki...

sevgili çizmeli kedi, aslında senin yorumunu okurken neden sorusunun hemen ardından cevabı buldum ve mügenin haklı olduğu ortaya çıktı bu sıra fikirler kafamda uçuşan pireler gibi, geliyorlar gidiyorlar, zıplıyorlar, biri diğerine zıt.........onları toparlıyamıyorum galiba. bu arada bende kırmızı çizmeli kedi kitabını çok severdim:D

Müge dedi ki...

Bir şey daha:
Ben zihnimde uçuşmalar ve belli bir yazı konusuna konsantre olamamalar yaşarken, ödev yapasım gelir.. yani mesela bloglar için bu olay "mim" şeklinde gelişiyor. Kafandakileri beklemeye alıp, en azından önüne hazır gelen o mim konusuna fokus yapıyorsun. Bir mim yaratayım senin için bari ;)

Mim yoksa, eskiden bana yazma ödevi olarak verilmiş konuları düşünürüm. Mesela en sevdiğim ödev şuydu: "geçmişte yaşamınızda olan bir nesne ya da kişiden, bugünkü kendinize mektup yazmak"
Böyle yazınca bir şey ifade etmiyorsa, benim Ekim ayı yazılarımdan "Eski Odamdan Mektup Var"a göz atabilirsin..

Ya da hiçbirini yapma.. Gönlün ne çekiyorsa öyle..
Çözüm üreteyim derken, lafı uzatıyorum :(
sevgiler..

beenmaya dedi ki...

biliyor musun senin ayak izlerinin, yürek izlerinin farkındayım hep kelimelerini görmesem bile...

guguk kuşu dedi ki...

canım maya, nasıl oluyor sence bu?

beenmaya dedi ki...

kelime dilinden değil de yürek dilinden olsa gerek. yürek dilinden oluşan bir bağ mesela...

bilemedim...

guguk kuşu dedi ki...

bilinmeyenler hep en güzeli değilmidir zaten mayacım.

beny dedi ki...

kelimelerin durakladığı an...ben bu anları da seviyorum...amann otobüs kaçmasın, ya da bir taksi çağıralım;)

. dedi ki...

Dolunca başlarsın çağlamaya,vakit var daha demek ki...

guguk kuşu dedi ki...

dolmak boşalmak gibi değil sanki sevgili ebruli, binlerce şey üşüşüyor aslında aklıma yüreğime..yetişememk belki de onlara...öyle bir beklentimde yok, yeniden daha sık yazmak gibi, belki birgün hiç yazmam belki daha sıklaşır yazılarım ama şuan böyle.

guguk kuşu dedi ki...

sevgili ben....benim de bir şikayetim yok bu durumdan.