Hızlı servis edilmiş karmadan sonra bir de daha geç olanını anlatayım dedim.
Şuan hayatta olmayan, pek de bahsetmediğim annemin 3. kızıyım, diğerleri başka bir babadan olmak kaydı ile 2 kız kardeşim var yani, hiç görüşmediğim ve hiç de görüşmek niyetinde olmadığım. Yo yo ne kızgınlık, ne kırgınlık ne de başka bir şey...sadece onlarla beraber olamıyorum, nefes alamıyorum sadece onlarlayken. Acı çekmemek için belki daha minicikken hayatımın dışına attığım, yok sayıp, tavan arasına kilitlediğim "anne" kelimesine ait 2 kızın varlığını görmek beni bu hale sokuyor. Neyse konuyu dağıtacak gibiyim, ana konuya dönelim. Benim de 3 kızım var sonuncusu Fatma Pınar. Annemin adı da Fatmaydı. Ben o kadar da istekli olmadım Fatma ismi için ama eşim çok istedi, hatta bana koymama şansını tanımadı bile:D Bir yanım kabul etti çünkü canım babaanneme en azından bu kadarcık küçük bir hediyeyi vermeliyim diye düşündüm, çünü onun adı da Fatmaydı. Kimbilir belki de bu da anlamlı bir benzerlikti. Bana bakacak olan kişinin adının beni ona teslim edeninkiyle aynı olması. Herneyse.........Fatma Pınar 39 yaşımda hediye edildi bana. ben de annemin geç yaş dönemi çocuğuymuşum. Fatma Pınar gelmesi ile, karnıma düştüğü andan itibaren bana çok şey öğretti. Canım Sufimin dediği gibi: Fatma Pınarın gelişi mucize benim hayatım için. Lafı nereye getireceğimi unuttum ama....ben henüz tam olarak anlamasam da bunun bir anlamı var. Ben Fatma Pınarda kendimi görüyorken, bu sefer kendimde annemi görüyor, kendimi ona yansıtıyor olabilirim. Hiçbir zaman bir anneyi sevmek nasıl olur, bir anne çocuğunu sevdiğinde neler hisseder bilme şansım olmadı. Bu da hayatıma koca bir boşluğun getirdiği tıkanıklıkla beni başbaşa bıraktı. Şimdi ise hayretle izliyorum.........
Robinson Ailesi isimli animasyon filmini izlediniz mi bilmiyorum ama bu çocuk filmi beni derinden etkiledi. Hiç annesini tanıyamamış bir çocuk, zaman makinası yapıp annesini görmek isitiyor....ve sonunda görüyor onu.....ona yaklaşıyor annesinin arkası dönük onu bir kapının önüne bırakıyor, kundak içinde....elini uzatıyor çocuk......ama vazgeçip, saklanıyor...çünkü biliyorki bu zamanda ona dokunursa, zaman değişecek ve tanıdığı, tanışdığı ve sevdiği insanları hiç tanıyamayacak. Allahtan filmi karanlıkta izliyorduk, ailecek. Kimse gözlerimden akan yaşı görmüyordu ve ben sessiz sessiz ama içimden bağırarak ağlamayı iyi beceririm. Sanki dondum, iliğim, kanım, nefesim dondu, taş gibi oldum. Hadi dokun dokun dedim sen bari gör! Ama dokunmadı ve yaşadıklarını seçti. Şimdi anlayabiliyorum...eğer annem beni bırakmasaydı canım babaannem diyebilecek miydim, halamın ayakları ile oynayabilecek miydim, dedemin bacaklarına kızgın kızgın masaj yapabilecek miydim, babamı karakoldan polis alıp, psikiyatri kliniklerine yatırmak için kapalı servislere girebilecek miydim?....Kimbilir? ama şimdi ben bugün bensem bunlar beni ben yaptı anlabiliyorum. Ve biran düşündüm, içimden kızdığım, gücendiğim, belki affetmediğim annemdi zavallı olan, kurban olan ve belki cesur olan......yalnız kalan, bensiz kalan ve beni en emin kucağa, pamuk babaanneme emanet eden. Kimbilir belki beni en son gönderirken ağlamıştı ama bu bile önemli değildi, beni ben yapmıştı annem...şimdi yüreğim, ciğerim, ruhum, hücrelerim ve hatta genlerim bile hıçkırıklarla ağlıyor can sufim, bunları yazarken....Kimbilir belki çocuk yüreğim affetmiştir, belki artık büyürüm, ne dersin sufim? Bana kendinden iyi bakacak olana beni emanet etme cesareti ve acısını yaşadı belki......kimbilir....ama sufim sorsalar şimdi bana hangisini tercih edersin diye: hiç düşünmem, bir saniye bile düşünmem, tereddüt etmem: canım meleğim babaannem derim.
Anneciğim, beni meleklere eş değer yüreğe sahip bir babanneye emanet ettiğin, babamla yaşamayı deneyimleyerek, o yaşta güçlü olabilmemi sağladığın, kısa süre sonra öleceğini bilmeden beni kendinden uzak tutarak acı çekmeme engel olduğun için:
SENİ AFFEDİYORUM VE SEVİYORUM. RAHAT UYU ARTIK.
Sevgili Sufi Annem hayatımın bu döneminde olman, perdenin arasından ılık bir meltem gibi hayatıma girmen bir tesadüf değil ve benim seni anne gibi, senin beni kızın gibi sevmen hiç ama hiç değil. Kendine iyi bak. İkinci bir ayrılığa hazır değilim. Çünkü bana "KIZIM" dedin.
12 yorum:
Can kızım;
Şimdi biraz ağlıyorum.Bütün tüylerim yüreğim ayakta sana sonra yazacağım cankuşum. Seni çok seviyor ve seninle gurur duyuyorum.
Çok etkilendim..çoğumuzun hayatında buna benzer iz bırakan anılar var.
Ve bu izler seni beni başkalarını erken yaşta olgunlaştırıp sağlamlaştırıyor.
İnan bana bugün mutluysan küçük şeylere sevinebiliyorsan geçmişte yaşadığın acılarla orantılı.
Ve Sufi de sağlığına kavuşup yine güzel yazılar yazıp hep bizimle olacak.
Bundan bir an bile şüphe duymuyorum ben.
her marazın sebep olduğu bir iyilik mutlaka vardır, derdi anneannem. biz bilmesek bile..
Ne diyeceğimi bilmiyorum boğazıma düğümlendi herşey. Onca eksiklik. Keşke birşey demeden sarılmak mümkün olsaydı şimdi sana.
Canım kardeşim
Şu anda iki damla yaş gözlerimden aşağıya süzülüyor ancak bu üzüntü ya da sıkıntıdan değil farkında mısın (Bunları yazmış olduğuna göre farkındasındır diye düşünüyorum ) bilmem ama hayatından kocaman bir Engramı silip temizledin. Hatırlayıp o acıyı tekrar yaşayarak affetme konumuna geldin bunlar arınma anları. Sevindim senin adına, Mutlu oldum. O iki damla yaş bu yüzden di.
SEVGİ İLE KAL
Ne kadar güzel içten bir payşalım...kalbime dokundu...sessiz bıraktı beni sevgili Guguk...
Teşekkürler...
dostlar, sizlerin her bir kelimesini okurken şuan, klinikte nöbetçi olmama rağmen, gözlerimden akana engel olamıyorum. evet tutsak abicim, o film, o anı en acısıyla yaşattı bana, ama sanırım tek acı çeken ben değilim, acı acı değil belki de.....hep benimle kalın....acıyı yaşamamak için kilitlemek en kötüsü.....binlerce acının anası gibi, hep bitmeyen bir acı doğurucusu, birkere acını dibine kadar yaşayıp, sonra acının üstinde zıplayıp, nehrin karşı kıyısına geçmek lazım.
hepinizi seviyorum.
Seni anlıyorum. Ben babamdan küçük yaşta koptum. O gitti. Bir başkası oldu. Kendine yeni bir hayat kurdu.
Ölümünden çok seneler sonra arkadaşları bana ona ne kadar çok benzediğimi sadece fiziksel değil, karakter olarak da onun hık demiş burnundan düşmüşü olduğumu söylüyorlar. Bu söz içimi acıtıyor ama onlara incindiğimi göstermiyorum. Ya da öyle sanıyorum.
Baba oğul olmasaydık belki bir gün bir yerlerde karşılaşıp sohbet eder ve bu sohbetten keyif alabilirdik. Belki de arkadaş olurduk.
Ama babam herşeyi, kendisini sevenleri geride bırakabilen bir adamdı. Bu onu kötü bir insan mı yapar? Yapsa ne farkeder?
Şimdi o öldü ve ben artık ondan bahsedebildiğime göre eskisi kadar üzülmüyorum demektir. Di mi?
sevgili vladimir, anneme her yönü ile çok benziyorum, zaten 3 kız doğurmam buna en iyi örnek....
çocukken hep şunu yaptım büyüyünce de devam etti tabi: acımıyo ki, acımıyo ki, bir de en önemlisi babannem ve diğreleri üzülmesi istiyordum benim üzüldüğümü bilerek....
hataymış ama çocuktum sadece
acıdı hem de çok şimdi bile acıyor....
küçücüktüm ben de çoğunluk giibi bir elimden annem diğreinden babam tutarak gezmeye gitmek istiyordum işte o kadar....
Ah Gugukcum,
Isteklerimiz hic bitmez. Ellerinden tutardin onlarin, mutlu mu olurdun, ne belli? Ben tuttum mesela sonra noldu, babam geldi annemi yumrukladi, mutlular miydi? Mutlu muyduk?
Dunyadaki hicbirsey bizi asla mutlu etmeye yetmedi ve yetmeyecek.
Simdi de seni mutlu eden Sufi'nin sevgisi saniyorsun ama Sufi degil ki seni seven! Seni seven bir tek O ! Sufi gidecek, O'nun sevgisi eksilecek mi saniyorsun? Lutfen hep derinine git eger gercekten istemiyorsan bu acilarin tekrar etmesini. yoksa kacisi da yok. Sen sevilmeye degersin, sen guzelsin, senin hicbir sucun da yoktu. Sadece boyle OL'du. Hepsi bu! Ve OLmaya devam edecek bizim kontrolumuz disinda, nasil olacaksa
Aglamak guzeldir suzulurken yaslar gozunden...
ASKla :)
İnsan dediğin işte böyle umacım, hayatındaki eksik şeyi alıp başının tacı yapıyor. biliyorum ama çocuk aklı işte ve bu aklın büyüyememesi...
beni mutlu eden sufimin sevgisi değil, öylesine, benim ve onun hiç çabası olmadan sevgi dolu bir yüreğin hayatıma girivermiş olması...Bu beni hayrete düşürüyüyor. Bağımızıda daha da sıkı yapıyorum sufimle gidemesin diye:D :D
yahu beny yorumun da senin gibi uçtu gitti galiba, garip tesadüf, yayınla dememe rağmen:d seviyorum böyle tesadüfleri. demek yorumlarda sahipleri gibi oluyorlarmış.
Yorum Gönder