26 Ekim 2009 Pazartesi

Lanet olası düşünce pireleri (evet perileri değil, ne yazıkki pireleri), hep yatağa yattığımda mı gelir doluşur beynime? beni boğar, kalp çarpıntılarımı ve boğulma hissimi tetikler.
Millet koyunları, kuzuları sayar. Bense böyle günlerde düşünceleri bir bir atlatırım çitlerden. Konuşurum, o bi türlü söyleyemediğim şeyleri.
Ve niyeyse, heeep aslında beni çok kızdıran ama bir türlü dillendiremediğim şeylerdir bunlar.
Aslında söyleyen, konuşabilen bir insanım. Ama bazen de söylenmeden de anlaşılmak lüksünü tatmak istemem suç mu?
Doğru, herkes herşeyi anlayamayabilir. Ben aslında kendi yaptığım, herkesi takip edip, anlayıp, ona göre davranma hastalığımı diğerlerinden mi bekliyorum? sonra bunu farkedip, anlaşılamamış olmanın üstüne kendimi suçlu hissedip, çifte kavrulmuş boğuluyorum.
Yok, yok..bu sefer kendime haksızlık etmiyeceğim. Bu hastalık değil. Sadece uzun süredir, beklemeye aldığım, bazı anlaşılma arzularım artık herhalde tavan yaptı.
belki de konuşma zamanı gelmiştir?
iNSANLAR, (sevdiklerim, sevmediklerim),
beni huysuz ve kaprisli çekilmez buluyor olabilirsiniz. Buna itirazım yok. Melek olduğum iddiasını içimde hiç taşımadım. Öyle herkesi, gandi gibi, seven, kucaklayan bir tip değilim. Bunun gerekliliğine de hiiiç inanmadım. Sizlerin hiç büyütmediği şeyler benim için bir cendereye dönüşüyorsa, bu da benim elimde değilse, şunu söylemem gerekir ki, artık bunlar için kendimi suçlayıp, ruhumu her seferinde yargılayıp asmayacağım artık. Belki de bu kaprislerimle görmediğiniz, görmek istemediğiniz, göremediğiniz şeylere ayna tutuyor olamaz mıyım? ilişkilerimi kendi adıma, neyin pahasına sürdürdüğümü daha çok irdeler oldum. "Ben haklıyım" iddiası değil bu. Lütfen bi kerede anlayın, "ben de böyle düşünüyorum" sunusu. Eğer beni hayatınız da tutmaya değer buluyorsanız, bazen haklı bulmasanız bile, bu beklentilerime değer verin.

11 yorum:

Evren dedi ki...

beklentileri yüksek insanların dillendirdikleri nedense hep, ben haklıyım savaşı veriyormuş gibi algılanır etraftakiler tarafından... işin zor gibi, gecelerin uzun oluyordur senin :) kolay gelsin...

absalom dedi ki...

ben şahsen hayatımda tutmaya değer buluyorum :)

yapı gereğidir zordur bilirim lakin,
mümkün mertebe "muhasebe yapma" konusunu asgariye indirmek lazım diye de düşünmekteyim.

şahane bi hafta olsun.

guguk kuşu dedi ki...

evrencim, atlatırım diye düşünüyorum. atlatırım derken geçiştirmek değil niyetim. bu herneyse onu aşıp yanından geçip birdaha karşılaşmamak dileği ile. ama bugün burda hava kapalı, tıpkı içim gibi. bunu iyi değerlendirmem lazım.
abasalom, teşekkür ederim. acaba daha fazla indirgeyebilirmiyim bilmiyorum. söz veremem:)

sufi dedi ki...

Düşünce pireleri eline kalemi aldığında düşünce perilerine dönüşür.Hiç üşenmeden kalk yatağından canım "yaz bir bir" sana dikte ettirilenleri.Sonra da mışıl mışıl uyu tamam mı?

guguk kuşu dedi ki...

canım sufi, deniyeceğim.

nilüfer dedi ki...

Bir düşüncenin gerçekliğini "sorgula"mak da işe yarar,guguk kuşu..

doğrumu? eminmiyim?, mümkünmü bu? yorumlarla gerçek arasında her zaman fark oluyor, ben düşüncesiyle kişiselleştirdiğim düşünceler sorgulanabilir,çünkü beklentilerle oluşturulur ve aslında bana ait değildir, yaşam hikayemdeki kazanımlardır düşünceler; benim sandığım..Düşünceleri hem ben hem de karşımdakiler sorgulayabilir.

Eger sorgulamaya gerek yoksa o işte; hakikattir ve düşüncelere tutunmak için bir sebep kalmaz hakikatin yanında..Hayatta benim sorumluluğum, senin sorumluluğun ve O'nun sorumluluğu var ve aldığım sorumluluk sadece hakikati görmektir..

sevgimlee:)

guguk kuşu dedi ki...

sanki benim gacelerei yaşadığım buşey sorgulamaktan öte, direk bu düşüncelerimi ve beklentilerimi hayalimde o kişiye aktarmak. bilmem belki de çoktan bana ait olup olmadığını belirlemişim. Dolgunluk gibi birşey yani. ama yeniden ne kadar bana ait oldukları, ve belki de ne kadar öenmli olduklarını tartabilirim. ama önemli olmasalar gecenin o vaktinde tekrarlayan zamanlarda aklıma gelirmiydi?

beenmaya dedi ki...

saygı göstermek işin özü aslında bu değil mi :))

guguk kuşu dedi ki...

mayacım, aslında bu olanların pekçoğu kasti değil, fark edememekten kaynaklanan eksiklikler. bazen aynı tabloya bakıp bambaşka resimler görüyoruz, hem de şaşırtıcı boyutta farklılıklarla. insanlara görmediklerini nasıl kibarca gösterebiliriz ki? ya da göstermelimiyiz?, amaan bakıyorum da tüm son cümleler soru cümlesi, dimi?:))))))

K®HAN dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
K®HAN dedi ki...

eğer maksat bir ise,
görüşlerdeki farklılıklar bir güzelliktir.
çünkü,
böyle durumlarda haklı çıkmak bir amaç değildir.
herkes kendi görüşünü güzelleştirmeye safi olarak sunmaya uğraşır.
ta ki görüşü amacına daha iyi hizmet etsin.
tek ben haksız olayım da,
amaca ulaşılsın der kişi.

maksadın bir olmadığı,
menfi ihtilaflarda ise
kişi garezine, düşmancasına
karşıdakinin tahribine çalışır.
özellikle memleket meselelerinde bundan şiddetle kaçınmak lazımdır.
zira bilirsiniz,
birbirleriyle boğuşanlar müsbet hareket edemezler.
hem ayrıca maksadın bir olduğu
müsbet tartışmalardan
haksız çıkan kazançlıdır.
zira daha makul bir fikirle tanışmış,
bir kazanım sağlamıştır.
ama haklı çıkanın bir kazanımı olmadığı gibi
fahre, kibire ve gurura kapılmak tehlikesi var.

hem kişi sevdiğiyle beraberdir.

selamlar.