Fatma Pınar nerdeyse 10 aylık olmak üzere. Artık trene binme zamanı geldi diye düşündüm bu hafta sonu. M1 Tepe AVMde alışveriş merkezinin içini gezen bir tren var. Fatma Pınarımı onun içinde hayal ettim, içim neşe doldu. Sonra güldüm amaç Fatma Pınarı mı eğlendirmek beni mi?
Neyse Sinoş, Ben ve başrol oyuncusu Fatma Pınar düştük yollara. Soğuk ve puslu bir gündü (bunu masal kıvamında olsun diye yazdım. Çünkü ben ayşegül kitaplarıyla büyüdüm. Belki Fatma Pınar masalları da birgün böyle ünlü olur? kim bilir?). Ama en azından Ben ve Sinoş heyecanlıydık. Tabiki kızlarım kocamaan olduğu için bu tren, top havuzu gibi şeyleri epeydir unutmuşuz. Önce biletinin nerden alındığını, trenin nereden kalktığını öğrendik. Biletimizi aldık.
Tren kalmak üzereydi. Kaçırmak istemedik, yaklaştık ama yer kalmamıştı. 3 yaş altı çocukların mutlaka velisi ile binmesi gerekiyordu. Kocaman bir çocuğun kocamaaan annesi de binmişti ve bize yer kalmadı. Gıcık oldum, ne işi vardı onun orda. Söylendim durdum.....vır vır vır..Sinoşum, pamuk kalpli kızım: anne niye öyle diyosun, o da merakını gidermek istemiştir, dedi. Utandım. Evet belki de kadıncağızın (kocamaaan kadın, kadıncağız oluverdi) hayatındaki en heyecanlı tecrübelerden biriydi ve belki de çocukken böyle bir şeye hiç binmemişti. Bazen (acaba sık sık mı?) içimdeki cadoloz faaliyete geçiyor işte:D.
Neyse diğer tura kadar oyalanabilmek için toyzzzu gezmeye başladık. En çok tahta puzzle'lara içim gitti. Ahh bi büyüse hemen bunlardan alacağım dedim Sinoşa. Ahşap şeyler çok sıcak geliyor bana. Neyse ordan çıktık ki tren dolmak üzere; koştuk...Çünkü kapmak istediğimiz biryer vardı. Ohhhh kenarları açık olan o vagon bizi bekliyordu. Küçük tavşanım (ona tavşan kulaklı bir tulum palto aldık da) Ablasının kucağında bindi trene.
Treni sürecek abla Sinoşun zayıflığından dolayı tedirgin oldu yaşının küçük olduğunu sanıp, kaç yaşında ? dedi. Korkmayın 13 yaşında ve gayet iyi bakar dedim. Hemen resimlerini çektim tabiii. Kimbilir ilerde ne güzel bir anı olacaktı. Gucu gucu, bıcı bıcı bıcı, hanimiş hanimişşşşş derkennnn. Bir aile daha geldi, bizim gibi pusetle. Ama çocuk puset yaşını geçmiş bir kızdı ama bedensel özürlüydü (görebildiğim kadarı ile hiç konuşmuyordu, zihinsel problemleri de olabileceğini düşündüm). Bizimkilerin yanına sığıp sığamayacaklaına baktılar. Bindiler. Annesi onu sevgiyle kucağına aldı. Babası eğildi; öptü onu, gitti trenin düdüğünü çaldı ona. İşte o andan itibaren Sinoşla biz donduk kaldık sanki....Gülsek gülemedik, ağlasak ağlayamadık, Fatma Pınarı sevemedik, resim çekmeyi bıraktık, kelimeler boğazımıza dizildi....
Neyse tren hareket etti, el salladım yavrularıma. Annelik böyle birşey demekki.....bebişiniz ilk oyuncak trenine binince arkasından ağlayabilmek annelik....sanki kızlarım gidip gelmeyecekler.....kendimi trenin yanından yürürken düşündüm, güldüm. Anneliği düşündüm, o anneyi düşündüm....çocuk başını dik tutamıyordu, etrafı görebilmesi için annesi sık sık başını kaldırıyordu. Yüreğim yandı, şükrettim, dua ettim, gurur duydum o aile ile.....yaşama tutunuşları ile, acılarını güce dönüştürmeleri ile......
Tren geri gelirken kızlarıma baktım, Fatma Pınarım tatlı tatlı etrAfı seyrediyordu, eğlenmiş gibiydi. Hiç bakmamaya çalıştık diğer aileye...Rabbim güçlerini arttırsın, diyebildim sadece. Sinoşum: anne ne şanssızız eğlenmek için geldik ama yanımıza öyle bir çocuk denk düştü. Nerelere bakacağımı şaşırdım, çok üzüldüm. Annesi devamlı çocuğun başını kaldırıyordu ki o da görebilsin diye etrafını....ahhh şu gözyaşlarım ne zaman dinler, ne mekan....hayat duruyor benim için böyle anlarda ağlaya ağlaya arabaya yürüdüm...Dualar ederek......
İşte böyleeee..Fatma Pınar ilk trenine, biz de hayatın ibretli yüzüyle aynı vagona binmiştik. Yavrumuzdan ibret almıştık. Duaları, şükrü kalbimize merhem edip arabamıza bindik. Hava kapalı ve griydi hala (hani masla kıvamında olacaktı ya:D).
(Bu yazı yaklaşık 1 ay önce yazılmıştır. Bu süre içerisinde Fatma Pınar sık sık trene bindirilmiştir. Kendisi de kendini geliştirmiş; trenden insanlara el sallar, trenin müziği ile oynar hale gelmiştir).
Neyse Sinoş, Ben ve başrol oyuncusu Fatma Pınar düştük yollara. Soğuk ve puslu bir gündü (bunu masal kıvamında olsun diye yazdım. Çünkü ben ayşegül kitaplarıyla büyüdüm. Belki Fatma Pınar masalları da birgün böyle ünlü olur? kim bilir?). Ama en azından Ben ve Sinoş heyecanlıydık. Tabiki kızlarım kocamaan olduğu için bu tren, top havuzu gibi şeyleri epeydir unutmuşuz. Önce biletinin nerden alındığını, trenin nereden kalktığını öğrendik. Biletimizi aldık.
Tren kalmak üzereydi. Kaçırmak istemedik, yaklaştık ama yer kalmamıştı. 3 yaş altı çocukların mutlaka velisi ile binmesi gerekiyordu. Kocaman bir çocuğun kocamaaan annesi de binmişti ve bize yer kalmadı. Gıcık oldum, ne işi vardı onun orda. Söylendim durdum.....vır vır vır..Sinoşum, pamuk kalpli kızım: anne niye öyle diyosun, o da merakını gidermek istemiştir, dedi. Utandım. Evet belki de kadıncağızın (kocamaaan kadın, kadıncağız oluverdi) hayatındaki en heyecanlı tecrübelerden biriydi ve belki de çocukken böyle bir şeye hiç binmemişti. Bazen (acaba sık sık mı?) içimdeki cadoloz faaliyete geçiyor işte:D.
Neyse diğer tura kadar oyalanabilmek için toyzzzu gezmeye başladık. En çok tahta puzzle'lara içim gitti. Ahh bi büyüse hemen bunlardan alacağım dedim Sinoşa. Ahşap şeyler çok sıcak geliyor bana. Neyse ordan çıktık ki tren dolmak üzere; koştuk...Çünkü kapmak istediğimiz biryer vardı. Ohhhh kenarları açık olan o vagon bizi bekliyordu. Küçük tavşanım (ona tavşan kulaklı bir tulum palto aldık da) Ablasının kucağında bindi trene.
Treni sürecek abla Sinoşun zayıflığından dolayı tedirgin oldu yaşının küçük olduğunu sanıp, kaç yaşında ? dedi. Korkmayın 13 yaşında ve gayet iyi bakar dedim. Hemen resimlerini çektim tabiii. Kimbilir ilerde ne güzel bir anı olacaktı. Gucu gucu, bıcı bıcı bıcı, hanimiş hanimişşşşş derkennnn. Bir aile daha geldi, bizim gibi pusetle. Ama çocuk puset yaşını geçmiş bir kızdı ama bedensel özürlüydü (görebildiğim kadarı ile hiç konuşmuyordu, zihinsel problemleri de olabileceğini düşündüm). Bizimkilerin yanına sığıp sığamayacaklaına baktılar. Bindiler. Annesi onu sevgiyle kucağına aldı. Babası eğildi; öptü onu, gitti trenin düdüğünü çaldı ona. İşte o andan itibaren Sinoşla biz donduk kaldık sanki....Gülsek gülemedik, ağlasak ağlayamadık, Fatma Pınarı sevemedik, resim çekmeyi bıraktık, kelimeler boğazımıza dizildi....
Neyse tren hareket etti, el salladım yavrularıma. Annelik böyle birşey demekki.....bebişiniz ilk oyuncak trenine binince arkasından ağlayabilmek annelik....sanki kızlarım gidip gelmeyecekler.....kendimi trenin yanından yürürken düşündüm, güldüm. Anneliği düşündüm, o anneyi düşündüm....çocuk başını dik tutamıyordu, etrafı görebilmesi için annesi sık sık başını kaldırıyordu. Yüreğim yandı, şükrettim, dua ettim, gurur duydum o aile ile.....yaşama tutunuşları ile, acılarını güce dönüştürmeleri ile......
Tren geri gelirken kızlarıma baktım, Fatma Pınarım tatlı tatlı etrAfı seyrediyordu, eğlenmiş gibiydi. Hiç bakmamaya çalıştık diğer aileye...Rabbim güçlerini arttırsın, diyebildim sadece. Sinoşum: anne ne şanssızız eğlenmek için geldik ama yanımıza öyle bir çocuk denk düştü. Nerelere bakacağımı şaşırdım, çok üzüldüm. Annesi devamlı çocuğun başını kaldırıyordu ki o da görebilsin diye etrafını....ahhh şu gözyaşlarım ne zaman dinler, ne mekan....hayat duruyor benim için böyle anlarda ağlaya ağlaya arabaya yürüdüm...Dualar ederek......
İşte böyleeee..Fatma Pınar ilk trenine, biz de hayatın ibretli yüzüyle aynı vagona binmiştik. Yavrumuzdan ibret almıştık. Duaları, şükrü kalbimize merhem edip arabamıza bindik. Hava kapalı ve griydi hala (hani masla kıvamında olacaktı ya:D).
(Bu yazı yaklaşık 1 ay önce yazılmıştır. Bu süre içerisinde Fatma Pınar sık sık trene bindirilmiştir. Kendisi de kendini geliştirmiş; trenden insanlara el sallar, trenin müziği ile oynar hale gelmiştir).
17 yorum:
Başta keyifle okudum sonra suçluluk:( Ne zaman özürlü bir çocuk görsem hastayım dediğim her an için suçluluk duyuyorum.
Gugukcuğum resim de eklesen olmaz mı?
ha bir de paragraf yapsan kaçamak okuyanlar zorlanmasa:)
Öptüm kızlarını.
demek sizde 3 çocuklusunuz,yakın görüyorum kendime halimden anlayacağınızı bildiğimden.İlk resimdeki sizseniz şayet maşallah diyorum,13 yaşında kız çocuğu annesi olduğunuz şaka olmalı...
sevgili yaruze nerdeee, o büyük kızım, 15 yaşında......
Maaşallah!
Üçü de birbirinden güzel, tatlı. :))
Şansları bol, bahtları açık olsun. :)
aminnn ekmekçi kızım aminnnn
Aaa resimler eklenmiş harika. Nasıl güzeller maşallah. Çok özeniyorum sizlere hepsini öpüyorum.
sen istersin de yapmazmıyım.
büyük kızlarım can yoldaşlarım benim. allah onlardan binlerce kere razı olsun. elim oldular, kolum oldular.....yetmedi olmayan annem oldular. Kimi zaman ben çocuk oldum onlar anne. olgundurlar benim yavrularım. hay allah şu gözyaşlarım beni hiiiç dinlemiyor yahu. iyiki doğurmuşum hepsini de
ah be kuşum keşke bütün cadolozluklarım bu kadarcıkla sınırlı kalsa benim de:) prensesler pek güzelmiş:)
İyi ki:) Bahtları da yüzleri gibi güzel olsun inşallah cidden çok güzeller.
ben senin cadoloz halini seviyorum, boşver
ahh annelik denilen şey ne kadar egosantrik bir duygu, öncelik hep kendi çocuğuna saklı ;)
maşallah bebiş kocaman olmuş,öpüldü hepsi...trene devam ;)
kuşuuum... sıkıldım ziyaretine geldim. yok mu bi çay kahve, pisküüt falan:)
boşver pisküiti, kabak tatlısı yaptım gel ebruli de ortada yokken yiyelim, sonra içeriz çaylarımızı, ohhh bi de sohbet ederiz. valla benim de canım sıkılmıştı zati.
Olur valla çok severim kabak tatlısını. üstüne ceviz de döktün mü kuşum:)))
döktüm döktüm hem de bolca. bir de birinden duydum yerken üzerine tahin döküce güzel oluyormuş deneyelim mi kediş?
kuşum ben bunun pekmezle pişirileninden yemiş idim bir vakitler güzeldi fekat tahinlisini denemedim. zararı olmaz sanırım, deneyelim len:)
Ne güzel Fatma Pınar ilerde bu anlamlı, annesinin onun için yazdığı yazıları okuyacak ve gururlanacak.İrem ve Sinem de öyle.Ne büyük bir mutluluk.Allah hep mutlu etsin ailecek sizi.
Yorum Gönder