14 Aralık 2011 Çarşamba

İNSANIN BİR DURUŞU OLMALI


Bu videodaki salıncakta asla sallanamam. Tekne gezileri kabus olur benim için. Küvetin içine oturup keyif bile yapamam, o suyun minik çalkantıları midemi bulandırır. Düşünüyorum da burcumun da bana kattığı sabitliğin getirdiği bir komplikasyon galiba bu. Benim ayaklarım hep yere sabit basmalı. Hatta kendi ayaklarımın sabit basması da yetmez, karşımdaki ve yanımdakilerin yani görüş alanımdakilerin de sağlam basması gerekir. Ben karşımda sallanan şeyler görmekten de rahatsız olurum. Başım döner, midem bulanır. Fazla karma karışık desenlere bakamam. Belki de bir çeşit huysuzluk bu bilmiyorum. Belki de bir karakter özelliği belirsizliği, ordan oraya salınmayı sevmiyorum. İnsanın bir duruşu olmalı, dimdik. Sürekli ordan oraya meyledenlerden hazzetmiyorum. Belki de yanlış pencereden bakıyorum hayata. Belki çok rijitim. Eğilip bükülmüyorum. Ama bu herşeye defansif bir şekilde karşı durduğum anlamına gelmiyor. İnsanları dinleyebilirim hatta anlayabilirim ve hatta onaylayabilirim. Ancak tüm bunlar beni bildiğimden, inandığımdan geri de döndürmeyebilir. Her olayı, kişiyi farklı bir pencere olarak görebilirim. Pencereden kafamı uzatır ordan manzaranın nasıl göründüğüne bakabilirim. Benim tercih etmeyebileceğim bir manzara olsa dahi: vayy be burdan bakınca da böyle bir manzara varmış diyebilirim gülümseyerek. Ama ben orman manzaralarını severim mesela bozkırlar beni sıkar. Bu bozkırlardan nefret etmeme sebep olmaz. İlle bir pencerem olacaksa ve tercih edebiliyorsam onu ormana doğru açtırırım evimde. İnandığım şeyleri anlatırım, paylaşırım ama fanatikçe önermem. Ama kendimce yanlış bulduklarımı da tam da muhatabına iletirim. Kendi düşündüklerimi söylerim, onun duymak istediklerini değil, konuyu uzatmam, kıvırıp çevirmem ve hatta yuvarlaklaştırmam, yumuşatmam. Çünkü faydasızdır bu bilirim. Gereken bekleme zamanını mutlaka sunmuşumdur ona, biraz daha zaman vermem. Ve çoğu kişi tarafından rijit olarak nitelenmemin nedeni de budur bilirim. Onlar oyun oynamak isterler, salınmak, sallanmak, uyumak, uyutulmak, ninni dinlemek isterler. Lakin ben yapamam. Ben gecelerin kuşuyum, uyumam, kendimi kandırmam, kendimi sürekli iredelerim, iğnelerim bazen canımı çok acııtırım. Belki de sevdiklerime kendime nasıl davranıyorsam öyle davranıyorum. Bu benim sevme biçimim. Ben öyle çocuğu düşünce perişan olan annelerden değilim. En fazla elimi uzatır, olsun, olsun, hadi kalk bakalım derim. Ben böyle severim. Elbette insanların fikirleri değişebilir. Birgün bozkırları daha çok sevebilir. Buna da inanırım. Ama bunun ne kadar gerçek olduğunu önemserim. Kendim birşeye karar verdiğimde durur düşünürüm bunu neden yapıyorsun derim kendime. Bu bir politika mı yoksa senin gerçeğin mi, yoksa bir beklentin mi var derim. Eğer yüreğimin gerçeği ise yoluma devam ederim. sonrasında hata yapmış olsam bile pişman olmam çünkü o anki doğrum buydu derim, dersler çıkarır, sepetime koyar, yola devam ederim. Sözü uzatmaya gerek yok. Bana göre, insanın bir duruşu olmalı, ayakları yere basmalı. ben böyle insanları severim. Diğerlerine ne mi olur? Bilmem, ben birşey yapmam, yoluma devam ederken bir bakarım onlar ayrı bir yola düşmüş. Sefa ile derim sefa ile

10 yorum:

Ebru dedi ki...

Kuşum sallanmakla ilgili içimde kalmıştır neşeyle kahkaha atar ya insanlar galiba çok mutluluk vericidir derdim ama sallanamadım dediğin sebeplerle.

Havuza atlayıp çıkartın kusacağım der öyllle kenardan izlerim. Küvet desen yok:)
eşim yamaç paraşütü denemek ister beni öldür sonra git der engel olurum:) Yani özetle yere basmalı cidden ayakları
ha bu işin fiziksel yanı da bir de dedğin gibi yere basmalı ama başı da bulutlara uzanabilmeli.
Öptüm seni.

guguk kuşu dedi ki...

merak etme kuzum zaten aklım hep beş karış havada:D

Unknown dedi ki...

Sevgili kuşum, iki yıl oldu galiba seni okumaya başlayalı. Bu süre içinde en fazla kendimi bulduğum yazı budur, arz ederim.

guguk kuşu dedi ki...

vayy be kedşşş, 2 yıl odu demek. sanırım seninle benim ortak özelliğimiz (oburluğun dışında) BU GALİBA, BİZİ BİRARAYA GETİREN ŞEY YANİ

Farklı Düşünce dedi ki...

Bir prensibin olacak,doğru-yanlış.Aynı zamanda farklı pencerelerden bakacak kadar esnek olacaksın.

guguk kuşu dedi ki...

zaten bu pencerelerden baka baka, ekleye çıkara elde edeceksin kendi kriterlerini, teorikte harika görünün kararlar bazen pratikte fiyasko ile sonuçlanabilir. reaktif olmayacaksın sıf karşı çıkmak için karşı çıkmayacaksın. dinleyeceksin, tartacaksın, ister onaylarsın ister onaylamazsın o da olabilir ama ben yine de kendimi fikrimi kendi hayatım için daha uygun buluyorum diyebilirsin, mümkünse sesini yükseltmeden saygısızlık etmeden fikrini söyleyeceksin.

Adsız dedi ki...

Sefa ile sefa ile
1)Gereken bekleme zamanını mutlaka sunmuşumdur ona, biraz daha zaman vermem.
2)Ben gecelerin kuşuyum, uyumam, kendimi kandırmam, kendimi sürekli irdelerim, iğnelerim bazen canımı çok acıtırım.
3)..kendi ayaklarımın sabit basması da yetmez, karşımdaki ve yanımdakilerin yani görüş alanımdakilerin de sağlam basması gerekir. Ben karşımda sallanan şeyler görmekten de rahatsız olurum.
4)Sürekli oradan oraya meyledenlerden hazzetmiyorum.
Daha ne diyeyim ki! Ama önce ki yazında dediğin gibi neden çıkmıyor karşımıza bizim gibiler?
Sevgiyle...

guguk kuşu dedi ki...

evet artık olmuyor demek için mutlaka çook uzun süre beklerim. düşünürüm belki istemeden olmuştur, düşünürüm belki çevresel faktörler onu zorlamıştır, düşünürüm belki ben neden olmuşumdur, düşünürüm belki haklıdır........ve sonunda sebeplerin bile bir önemi kalmaz benim için, artık tek yol vardır: o da yolları ayırmak.
kendimi hırpalamak adına yapmam bunları ama kendi kendimi kandıran biri değilim. Her durumda önce kendime dönerim. Bu durumda senin yaklaşımın doğrumuydu, niye böyle yaptın, daha iyi bir alternatifin yokmuydu diye sorgularım kendimi eğer biraz daha iyisini yapabilecekken yapmamışsam: ahh gugukk ahhhh derim bir daha dikkatli ol.
Ben kendim için ne istiyorsam başkalarına da öyle yaklaşıyorum galiba. dolayısıyla bunun bir komplikasyonu olarak da kendimden beklediklerimi onlardan da bekliyorum.
elbette insanların fikirleri değişebilir. burda kastettiğim bu değil. duruma göre, zemine göre, kişiye göre salınım yapan çıkarcılardan hoşlanmıyorum ben.
bilmiyorum özgürtamsen, hakikaten çevremde bloglarda takip ettiğim insanlardan yok. O zaman düşünüyorum acaba yazdıklarımız yaşadıklarımızın neresinde?

Ebru dedi ki...

Özledim seni.
Mıcırdım gittim.

guguk kuşu dedi ki...

ZATEN AZ ÖNCE Bİ CANIM YANDIYDI, DEMEKKİ ONDANMIŞ:d