9 Şubat 2012 Perşembe

BİR FİNCAN İYİ DEMLENMİŞ SICAK ÇAYA NE DERSİN:d (1)


Düşünürüz "tanrı var mı yok mu" diye, varsa nasıl biri (diyecek başka birşey bulamayınca biri diye tanımladım, ki onu hep benden biri gibi gördüğümdendir belki de) diye merak ederiz, en azından ben hep ederim. yıllarca düşündüm tanrının olup olmadığı konusunu. İzledim evreni, kendimi bazen kesinlikle yok olduğu sonucuna varırken kimi zamanlar var olduğuna inandım. İstediğimde lmadığı yönünde bütün doneleri bulabiliyorken, istediğimde var olduğunun kanıtları ile karşılaşıyordum. Ve artık bir karar vermeliydim, çünkü bu benim için önemli bir konuydu. Aslına bakarsan olsa ne olacaktı olmasa ne,  ama ben kafayı takmıştım bir kere. Bu iş öyle bilimle, labaratuvarla olacak olsa sabahlara kadar test yapacaktım ama nafile tanrı öyle bulunmuyordu yada olmadığı teyid edilmiyorduki. Hani ne kolay olurdu şöyle bir şişeye bir damla damlat pufff renkli bir duman çıksın sonra şişenin içindeki suya mikroskopla bak veeee: buldummmm buldummmm ya da bulamadımmm bulamadımmm de. Kafam yani zihnim yani zihinsel mantıksal mekanizma benim çelişkilerimi daha da artırıyordu ve arafta kalmak benim en büyük problemim. Bulduğum ip uçlarının bir kısmı beni bir yola sokarken diğeri tam tersi yola doğru kolumdan asılıyordu. Ve anladımki birşeyi ölçümlerken öncelikle ölçümleme aracınız ve mekanizmanız yani materyal ve metodunuz doğru olmalı. Anladım ki ben elmayı litreyle ölçmeye kalkıp iyice aptallaşıyorum. Litre kabına tıkıştırmaya çalıştıkça elmalar dışarı dökülüyordu....Öncelikle tanrının akılla, zihinsel mekanizma ile değil yürekle bulunabileceğine karar verdim eğer varsa. Bazı anlar olur hani, herşey çok kötü gider, herşey aleyhinizedir, birey olarak hiçbir çabanız sonuç vermemektedir, yapacaklar tükenmiştir......işte o anlarda biryerden bir el uzanır size hiç umulmadık bir el, biri öyle bir gülümser ki, yüreğinizdeki sıkıntı eriyiverir, işe yeniden sarılacak gücü bulursunuz.....işte öyle anlarda içimde bir yerlerde bir ezilme, ne bileyim bir his yakaladım ve sonra bunun "şükür " hissi olduğunu anladım, kodlanmış şekilde birşeye minnettarlık duyuyordum. Ben hiç birşey yapmadığım hatta bissürü yanlış yaptığım bir anda elini uzatan birşey, burnumun ucundakini görmemi sağlayan birşey. Haa buarada bunu hep güzellikle okşayarak da yapmıyordu. Hatta sıklıkla şamar, sarsma, incitme, kızdırma gibi can yakıcı yollarla yapıyordu. Ve düşündüm: söyle bakalım guguk bu hayatta önemli olan nedir? diye mutlu olmak, huzurlu ve çelişkisiz olmak dedim sonra kendime. O zaman tekrar düşün bakalım tanrının var olması fikri mi yoksa yok olması fikri mi seni mutlu, huzurlu ve çelişkisiz kılar. Yüreğim hiç düşünmeden var olması dedi. Ve o günden sonra benim için Tanrı hep vardı ve aslından ben farkında olmasam da öncesinde de hep yanımdaydı bunu da anladım o anda. Onunla konuşmayı öğrendim, şakalaşmayı. bazen çemkirdim bile ona, suçladım onu. Beni sevgiyle sardı, kucakladı, ötelemedi hiç bir zaman. Hep dudaklarında zekice bir gülümseme vardı, dudak kenarları yukarı kıvrılmış şekilde. Peki dedi...sen bilirsin hala öğrenmek istemiyorsun, bi dahaki sefere diyerek sırtımı sıvazladı. Önümdeki taşı görmeyip düşüp ona bağırdığımda önce dizime pansuman yaptı, ben sana demiştim ile başlayan cümleler kurmadı, çünkü o cümlelere çok kızıyorum. Ancak yavaşta olsa ilerlemelerimi gördü, takdir etti zaten gözlerinden ben de anlıyordum o anlarda doğru yolda olduğumu. Çünkü o anlarda gözleri öyle berrak, öyle durgun ve öyle huzurlu oluyordu ki, sanki içine düşüp akıp gidiyordum o huzur ırmağında. Yani bana sorarsanız, benim için tanrı var ve onu seviyorum, onun beni sevdiğinden de eminim. Beni zorlamaktan hiç vazgeçmeyecek bunu da gayet iyi biliyorum ama bunu neden yaptığını da biliyorum artık.
Eveeet Sevgili Tanrım, işte yine kapında o büyümeyen, kıvırcık saçlı kız....özlemiştim o yüzden geldim, aslında bakkala diye çıktım ama ayaklarım beni sana götürdü bugün. Sanki bir yandan da tüm yollar sana mı çıkıyor diye de düşünmedim değil. Eğer sıcak, güzel demlenmiş bir çayın varsa, sohbet edebiliriz:D 
Bu müzik bana göre senin sesin, rüzgarın sesi de öyle ya da dalgaların.....pamuk pamuk yağan kar tenin, sakin akan ırmak gözlerin, ben senim ki zaten, sadece unutuyorum bunu ara ara o kadar. Hatırlattığın için teşekkürler, seni seviyorum. 

6 yorum:

Uma dedi ki...

bir de beni araci tutuyorsun, demle cayi, dal sohbete :)

guguk kuşu dedi ki...

SENİ SEVİYORUM.
SENDEN SONRA DA ŞU VİDEO ÖNÜME ÇIKIVERDİ:
http://metaphoor.tumblr.com/
İLK VİDEOYU İZLE.

tutsak dedi ki...

yine bir ceee deyip gidicem ama hep burdayım....:)))))

Brajeshwari dedi ki...

sohbetiniz bol olsun Gugukcum... :) Ne güzelsiniz burdan bir bilsen...

Uma dedi ki...

ve sen labratuvarda tanriyi mi bulmaya calisiyorsun. Hepimiz nasil kacirabiliyoruz bu mucizeleri acaba ? :) Daha ne kadar konusabilir sana? Daha ne kadar cevap verebilir sorularina! Ben bu gece uyumazdim sabaha kadar ve dusunurdum, calismak yok, is yok, para yok. Korku ve sevgi arasinda secim yapmak istesem hangisini secerdim ? Ve gorecegim yere kocaman yazardim bu sadece bir gezinti!

guguk kuşu dedi ki...

ARADA BİR BÖYLE CEE DESEN DE SEVİNSEK TUTSAKCIM.
Brajeshwari, SEN GELİNCE TABLO DAHA DA GÜZEL OLDU.
uMACIM, ŞİMDİ YAZIYORUM: BU SADECE BİR GEZİNTİ. VİDEOYU İZLEDİN DEMEK.