Çocukuğumda ailem beni psikiyatriste götürmüştü. Hacettepede Bahar isimli bir doktorum vardı. Benim için orada önemli olan tek bir şey vardı: o kocaman çantanın içinden çıkacak oyun dünyası. Doktorum her gittiğimde o çantayı çıkarır, büyülü kapağını açardı. Bendeki heyecanı size anlatamam. Aman Tanrım, içinde bür sürü oyuncak figür. Atlar, evler, ağaçlar, bardaklar.............tam anlamıyla, sanki dünyayı sıcak suda yıkamışsınız küçülmüş, o çantanın içine girmiş. Yaşlı teyzeler, küçük çocuklar, postacılar.......herşeyin olduğu bir dünya, OYUNCAK DÜNYASI..................Ben onlarla bir senaryo kurar ve canlandırırdım doktorum de beni izlerdi. Kısacası inanılmaz bir zevkti o seanslar benim için. Taaaki doktorum: gayet normal ve ruhsal olarak sağlıklı gelmesine gerek yok diyene kadar:(
Nereden geldik bu konuya? OYUNCAK DÜNYASI, OYUNDAN HAYATLAR: kurgusu tamamen sizin elinizde, istemediğinizi içine almadığınız, istediğinizi aldığınız, hep sizin istediğini şeylerin geliştiği, asla kötülerin yenmediği, kazaların olmadığı, sevdiklerimizin ölmediği bir yaşam biçimi, yani ÜTOPİK YAŞAM...
Kulağa çok hoş gelmekle beraber, hiç bir zaman tasvip etmediğim bir yaşam biçimi. Ütopik yaşam biçimi beklentisi ile çoğu insanın kendini mahvettiğine şahit olmuşumdur. Bana göre hayat, mal, meslek, evlatlarımız hepsi bahanedir. Aslolan çabadır, hep çaba, hep yolda olmak.......Tüm gerçekliği ile tüm acıları ile, gerçek mutlulukları ile. Düşünüyorum, acaba mutluluklarım ne kadar gerçek? peki ya acılarım? duyduğum iltifatlar? beni en iyi tanımlayan hangisi acaba? eleştirilere dayanabiliyor muyum? Yoksa oyuncak çantası modunda bir yaşam mı sürdüm bu güne kadar? Tanrım eğer öyleyse, kendimi kandırmayı başarmışsam, işte o zaman hayat sevincimi veren mücevherimi ilk kez kaybedebilirim: ümidimi. Çünkü zorlukları, neşesi, acısı ile hep gerçek bir hayat yaşadığımı düşündüm. Yüreğim acıdığında, çok acıdı. Elimi sokup onu ordan sökmek istedim. Mutlu olduğumda, gerçekten kanatlarım vardı. Yüreğim uçtu güzel diyarlara bedenim burdaymış gibi görünse de, bazı zamanlar çok zordu, ders çalışmalıydım, uykusuz okula gitmeliydim ertesi gün, soğuktu, bileklerim şişti ama sorarsan, değidi mi? sonuna kadar değdi. Eğer bu gün mevcut imkanlarım beni bu kadar mutlu ediyorsa nedeni şiien bileklerimdir. O soğuğu hiç birşeye değişmem.
Gün oldu ağır eleştiriler duydum, kırıldım, kimi haklı kimi haksız. Yolumda devam ederken haklı olanlarla haksız olanları ayırmayı öğrendim. Kırılmamayı, onlara gözümü kapamamayı öğrendim. Öğrendikçe daha hızlı yürüdüğümü farkettim. Hepsine müteşekkirim.
Bakıyorum etrafıma, eleştirileri tamamen hayaının dışına itmiş, onlara gözünü kapamış, yürümeye çalışanlar var. Sadece kendini onaylayan veya onlylıyormuş gibi görünen kendi gibi çantadaki hayatı paylaşanlara kapısını açan. Mutlulukları ve acıları sahte, küçük figürler. Bir gün çanta kapanacak. Geriye gerçek olan hiç bir şey kalmayacak. belki de bunu hiç farketmeden başka diyara gidecekler. ne acı bir son tanrım. Ben acılara razıyım, biliyorum ki beni daha güçlü kıldılar. Zorluklar benim kamçım ve öğretmenim oldu. Mutluluklarım hep gerçekti. Çünkü arkasında fedakarlık ve emek en önemlisi Rabbimin izni vardı. Annesiz büyüdüm, babam psikiyatrik rahatsızlıkla boğuşuyordu. ama bu hayata yeniden gelsem onları, özellikle de acılarımı geri vermem. Bugün bensem, onların katkısı büyük. Sahte iltifatlara karnım tok. Eleştirilere açık yürüyorum. elbette kırılacağım o ilk an. Ama ondan bir ders çıkaracağım. Sizler beni bana gösteren aynalarsınız. Sonunda hepimiz birleşeceğiz ve ayna da kalmayacak arada. gerçek olanı göreceğiz. Çantadan bir hayat istemiyorum Tanrım. Biliyorum ruhum geldiği yere geri döndüğünde, bedenimi bir çantaya koyacaklar. Ama biliyorum ki, yaşadıklarımın hiç biri bir çantaya sığmayacak kadar gerçek. Evrene saçıldılar onlar. Günü geldiğinde toplanacaklar. Acısıyla tatlısıyla gerçek hayatımı seviyorum, yalan mutluluklarla hiç işim olmadı. Sana geri döndüğümde, emanetimi teslim ederken içinde yalan olmasın Tanrım ne olur.
14 yorum:
çok gerçeksin sen.. çokta gerçek yazıyosun, hiç meraklanma bence..
sevgiler kocaman
bu kadar sağlam bir kafa ve bu kadar sağlam bir vücut aynı zamanda da hassas süper bir ruh,
canım benim senin için yalansız tertemiz..dupdurusun bu yüzden seni çok seviyoruz:))
Fulümmmm, hoşgeldin kuşum. Allahım bu söylediklerin ne güzel şeyler. oradan öyle mi görünüyorum? ben de seni seviyorum Fulüm. hoşgeldin yuvana.
çantadan çıkan hayatlar,,,çikletten çıkma gibi ;]
hayalle gerçeğin birbiriyle uyum içinde süre gelen bir yaşamı avuçlrında tutman umuduyla,,,
sevgili bnn, cikletten çıkma hayatlar, bak bu da hoşuma gitti. Küçükken cikletten çıkan kağıtları yada eti puf kağıtlarını defterlerimizin arasında biriktirirdik. Ne olacaksa sanki. ne bileyim çocuk aklımızla o da bişey olma kaygısından kaynaklı bir hareketti. bak benim bu kadar kağıdım var demek için. şimdi büyüdük ya, şimdi de bak bana böyle iltifatlar geliyor, herkes beni seviyor, doktor oldum, hakim oldum falan diyoruz. büyüdük ya:)
Swamiji hep sakin halinin altina supurme demisti. Ne yasarsan yasa ama sakin halinin altina supurme. Seni ne zaman okusam apacik hersey. Cok keyifli. Meraktayim soyledin mi aynada ? :)
Umacım, evet söyledim. Çok garipti tüm yüreğimle aynadaki guguğa sevdiğimi söylüyordum ama benim hissetiğim şey ise onun bana sevdğini söylemesiydi. Karşımdaki ben bana sevdiğini söylüyordu. Küçükken bu oyunu çok yapardım. aynada uzun süre kendime bakınca sanki ikiye ayrılırdım. en sonunda dayanamaz ürperirdi ve hemen bırakırdım.
demek epeçık. sevindim hep öyle olmak istedim, karşımdakilerden de bekliyorum ama...ama işte
Canım Benim;bir süredir yazılarını yorumsuz okuyorum.
Sanki kırgın, biraz umutsuz ama hep bir arayış içindeymişsin gibi geldi bana,daha iyiye ulaşmak için.
Her nasılsa? Sonuçta duygularını o kadar içten samimi yazıyorsun ve o kadar hassassın ki!
İçindeki kocaman yüreği gördüm. Sen hep doğru yolda olacaksın her durumda bundan eminim.
Sevgiler
sevgili çınarcım. haklısın hep arayış içindeyim. acaba bırakmalımıyım arayışı. kırılmamak elde değil. insanlar kendilerine karşı dürüst değil öncelikle. Etrafımda dürüstlüğüne inanabildiğim ailem haricindeki kişi sayısı birelin beş parmağını geçmez. Ümidim sayının azalmaması yönünde. Bu yürekte herkese herşeye yer var. yeterki samimi olsun.
Mutluluklarin arkasinda emek ve dayanilan acilar var di mi gugukcum. Yalanciktan mutluluk oyunu oynayanlar baskalarini kandirdiklarini sanirlar hep, oysa tek kandirdiklari kendileridir.. Gerceksin ve ben seni gercekten cok seviyorum:)
Iste O'nunla karsilasmak muhtesem, ikiye ayriliyor tabi ayna sagolsun :) Sevindim seni sevdigini soylediginde duyduguna :))
Çok gzel bı yazı guguk kusum
ınsan neler neler yasıyor ne badıreler atlatıyor hayatında..
ve
tek onemlı sey var ınsan hayatında
ıcındekı huzur
durust ve dogruysa ınsan
zaten o huzur yetıyor
"Mış" hayatı olanlara "mış" gibi yapanlara aldırma onlar sadece kendilerini kandırırlar...benim blogta ne yazıyo can?"Acı stajı yapılmamışsa, mutluluk sağlam olmuyor." olay bu kadar basit aslında..sense çok küçük yaşlarda staj yapmaya başlamışın şuan belki farkında değilsin ama ayakların yere sağlam basıyor bunu yazılarından anlayabiliyorum mutluluğu ve huzuruda yakalayacağına eminim...yazın bir harikaydı yüreğine sağlık
Öykücüm, içim huzur dolu hakikaten, bazen mutsuz olsam da huzurumu kaybetmiyorum.
Dilekcim, evvettt bu yazını okuduktan sonra seni takip etmeye karar verdim zaten:)
Yorum Gönder