5 Ekim 2011 Çarşamba

ELÇİYE ZEVAL OLMAZ


Ne yazsam bilemiyorum.
Çünkü biliyorum ki ne yazsam, ne söylesem nafile....
Sadece kendimi dinliyorum.
Tıpkı camdan dışarıyı izler gibi.
Gelip geçen düşünceleri görüyorum.
Takılıp kalan duyguları ve bunların bir süre sonra bana ne yapacağını.
Alıyorum elime çekiç, tornavida....
Başlıyorum tamirata....
Kendimle konuşuyorum, ona anlatıyorum bunların daha önce de olduğunu.
Artık eski ben olmadığını anlatıyorum ona kızmadan.
Bir de şöyle bakabileceğini söylüyorum sevgiyle.
Sakinliyor çırpınmaya başlayan yüreği....
Ahh diyor yorgunum..
Küçük, sakin bir orman ve kıyı kasabasında
Deniz kenarında küçücük, tahta çitlerle çevrili, çiçekler ve ağaçlarla dolu  bahçesi olan bir evde
Kitap okumak istiyorum, akşam üstleri deniz kenarında yürümek, geceleri bahçede denizin sesini dinleyerek midye, kalamar, roka yemek istiyorum diyor.
Tanrım, elçiye zeval olmaz.
Hakikaten ihtiyacı var gibi görünüyor.
Bir el atıversen.....
Valla ben onu düşünüyorum.

5 yorum:

Ebru dedi ki...

Dün birkaç defa sana yazmak istedim araya iş girdi. Sanki tanıyormuşum da sesin soluğun çıkmıyor canın sıkkın gibi gelmişti.
Keşke dedim telefonu olsa 2 dk sorardım:)
Neyse gugukcum güzel hatun iyi ol tamam mı:)

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

O, zamanını belirlemiştir ve O'nun belirlediği zamanın gelmesini bekleriz biz kullar...dilerim isteklerin karşılık bulsun

sevgiyle...

guguk kuşu dedi ki...

nehirida, 1.5 yaşında bir ufaklığım var ve yeni bakıcı problemleri ile uğraşıyorum şuan. 40 yaşında anne olmak çok güzel ama beklentilerin daha yüksek oluyor....ne güzel olur tabiki sesini duymak.
küçük hala, umarım zamanı şimdidir:D

tutsak dedi ki...

Eeee demiş işte ''isteyin verelim'' diye. Sen istedin gerisi ona kalmış...

guguk kuşu dedi ki...

istiyor(um) valla tutsakcım, artık insanlar ağır geliyor bana, taşıyamıyorum, doğayla başbaşa kalmak iyi gelir herzaman