28 Kasım 2011 Pazartesi
KENDİME ÖĞÜTLER
Yürek yaraları geçer mi sence? dedi.
Düşündüm. Yüreğimdeki yaraları düşündüm. Güldüm sonra, yürek yaraları düşünerek algılanmazdı ki. Hissedersin onları hiç olmadık zamanlarda, yıllar yıllarrr geçmiştir oysa üstünden ama o an o günkü gibi acır. Şaşarsın. Geçmez deyiverdim.
Eeee o zaman noolacak ben bu yürek acısıyla mı yaşayacağım ? dedi.
Ona sen karar ver dedim.
İyi de geçmez diyorsun sonra da sen karar ver diyorsun dedi biraz kızgınlıkla.
Yara orda durabilir ama senin ona vereceğin tepkiler farklı olabilir. Yaklaşımını sen belirleyeceksin diyebildim.
Peki yüreğim bu kadar acıyorken o kişiye ve hatta evrene karşı nasıl objektif davranabilirim ? dedi.
O da senin kararlı tutumuna bağlı, acı hala orda dururken ve hatta hala canını acıtıyorken kararlarını verirken yüreğindeki acıyı temel almayacaksın. Hani kanayan parmağını bezle sıkı sıksı sarıp yemek yapmaya devam etmek gibi birşey dedim.
Sonra kendi yüreğimdeki yaraları düşündüm, aklıma geldikçe, yaralayanları gördükçe şakır şakır kanayan yaraları. Sonra bir gülme aldı beni. Bu yaraların bana öğrettiklerini düşündüm. Kendi hatalarımı düşündüm, kusursuz olmadığımı. Yaralarım bir organım gibiydi artık ve karar verirken onları temel almamalıydım ben de ...tıpkı ona önerdiğim gibi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
Ne hoş bir yazı. Hesaplaşma veya yüksek sesle düşünme.
Diş etlerim iltihaplanmışken sakız çiğnerim. İnanılmaz bir acıdır değil mi? Zevkle acının ayrımın bittiği nokta.Belki yaşıyor olmanın işareti gibi geldiğindendir sevişim.
Sebep ne olursa olsun da acıyan yerler, yaralar farkındalıkların yansıması değil midir. İyi ki hala canımız yanabiliyor, iyi ki
benden hoşlanmayan insanlar var. şimdi şimdi daha iyi anlıyorum kendi üstüme nasıl gidiyorsam bazen onların üstüne de böyle gidiyorum:D ben oyunlardan, maskelerden, üniformalardan, sahte gülümsemelerden ve kibarlıktan pek hoşlanmam. gerçeğin ağzımda bıraktığı o yakan tadı hiçbirşeye değişmem. tıpkı senin sakız çiğnemen gibi.
Sevmeyen sevmesin çok da tınnn değil mi ama?
kandırılmak, pohpohlanmak istiyorlarsa başka durağa gidecekler bende öyle bir gen yok, kendileri kaybeder:D
O gerçeğin ağızda bıraktığı tadı iyi bilenlerden biri olarak aynı şeyleri düşünüyorum. Sevgiler...
özgürtamsen, hep gerçeği duymak sitedim, gerçeği görmek, çoğu kez canım yansa da yalanla avunmaktan hep daha iyiydi.
Yara...
Biz unutsak da yerini, kendi tarihini yazmaya devam ediyordu orada bir yerlerde işte yahut tarihini muhafaza etmeye devam... Orada bir yerde duruyor işte,duracak da. Gerisinin ne önemi var ki; olan olmuştu bir kere, olmaya da devam edecek-ti(r).
olanı olmamış kılamazsın. yaralar göçebe değidir, yerleşirler ikamet yerlerine ve ordan ayrılmazlar. ama kararlarımızı etkilemesine engel olmak gerekir min'el la. yoksa yaralarımızın artması kaçınılmaz olur
Muhakkak öyle guguk kuşu ama hani diyor ya adam "yanlış yolda yürümek doğrusunda beklemekten iyidir", diye. Benim yaram da yok, yolum da. 'Hiç'im, yani ismi ile müsemma min'el lâ.Yahut şöyle diyelim: zamanı durdurdum ben, alınacak karar da yok olası hata da.Yaşamaya devam edenlere selam olsun...
haklısın ben belki daha kararlarımı yaralarımdan bağımsız kılabilme aşamasındayım, bir gün yara da kalmayacak, bana bu konuda yoldaş olursan, deneyimlerinden faydalanmamı sağlarsan çok sevinirim.
Estağfurullah deneyimlerimden faydalandırmak ne demek, neyim ki kime yardım edeyim. Benim demek istediğim bambaşka bir şeydi. Son cümlem aslında şöyle okunsun diye söylenmişti:"ben öldüm, yaşayanlara selam olsun..." Sevgiler...
hayır hayır minel la bu bir yol ve herkes bu yolu farklı farklı deneyimliyor ve diğer bir yolun, patikanın farkında olamayabiliyor benimki yolu birlikte elele katetme dileği, ben de ölmek istiyorum kısacası:D bana yaşadıklarını bu aşamaya nasıl geldiğini anlatabilirsin belki diye:D seni kendimden üstün görmek, kendimi biryerlere oturtmak değil benim niyetim de, farklılıkların keyfine varmak diyelim biz buna, zaten bunun için bubloglar dünyasına sızmadık mI? sevgiyle.
Yorum Gönder